SIRADIŞI BİR MÜDÜRDÜ O!

13-04-2020

Hiyerarşik bir düzen oluşmuş yaşamın her safhasında.
Kamu kurumları ve özel şirketlerde herkes baştaki sıraya göre hizaya alıp diziliyor.
Her alanda statükocu bir yaklaşım söz konusu.
Buna uymayan, hangi konum ve hangi alanda olursa olsun bulunduğu pozisyonda tutunması imkânsızdır.
Bu yazımda size bugün bu gerçeği bilmesine rağmen hizasını dürüstlükten alan bir müdürden söz edeceğim.
Göreve başlarken kendisini uzun yıllar görevde bırakacak statükocu anlayıştan ziyade, kendi şehrinin gerçekliğinden, 30 yıllık çalışma ahlakı ve deneyimden, yıllarca gönüllü olarak görev yaptığı hak temelli sivil toplumcu anlayıştan hizasını almayı tercih eder.
Bu yüzden göreve geldiği ilk günden son güne kadar görev yaptığı sürece şekilden şekle girmedi, lafını esirgemedi, kamusal faydaları her şeyin üzerinde tuttu.
Bundan 11 ay önce göreve başladığında makam ve koltuk derdinde olmadığı için, daha önce bir müdürlüğün sekreterliği olarak kullanılan oda ona çalışma odası olarak tahsis edilince sesini bile çıkarmadı.
Birlikte çalışacağı personeller daha ilk gün“yarın sabah hangi araç sizi evden alsın” dediğinde çok şaşırır.
Bu soruya karşı cevabı net olur “hiçbir zaman, hiçbir aracın bir yerden beni almasına ve bırakmasına gerek yok” diye cevap verir.
İki personeli olan, yetki ve alanı dar olan müdür arkadaşlarının bile makam arabası varken, o makam arabası kabul etmeyip yağmurda ve karda bile yürüyerek veya toplu taşıma araçları ile görev yerine gider gelir.
Halka hizmet için ayrılan paranın, müdürlüğün makam arabası için harcanmasını doğru bulmaz ve kurumundaki diğer müdürlerin odaları gibi konforlu oda istemez. 
Görevi süresince kurumun tüm varlıklarını kendi malıymış gibi koruyup sahiplenir,  müdürlüğüne ait iş ve hizmetlerin yürütülmesi için gider amaçlı satın alma ve hizmet alım işi ihalesi hiç yapmaz ve bütçeden tek kuruş harcamaz.
Gece gündüz –Cumartesi ve Pazar demeden çalışır, tek kuruş fazla mesai ücreti almadığı gibi, müdürlük maaşı ile değil,  memur maaşı ile görev yapar.
Kurumunun çıkarlarını koruduğu için rantçı kişilerin hedefi olur, çalışanlarından bazıları kendilerini fazla mesaiye bırakmıyor diye kazan kaldırıp onu kurumdaki amirlerine şikâyet ederler ama her şeye rağmen o kurumun paralarını kimseye peşkeş çekmez.
Kurumun paralarını kimseye haksız yere peşkeş çekmediği gibi müdürlüğün gelir getirici işlerinde ve çalışma temposunda adeta devrim yapar.
Görev yaptığı müdürlüğün bir aylık geliri ve çalışma performansını, iş çeşitliğini kısa sürede on katına çıkarır. 
Birimin çalışma yönetmeliğini değiştirerek görev ve sorumlulukları şehrin ihtiyaçlarına göre güncelleyip artırır.
Her hafta çalışanlarla toplantılar yapar. 
Haftalık raporlamayı düzenli bir şekilde hazırlar.
Kısa ve uzun vadeli çalışma programlarını oluşturur.
Bir anda müdürlüğün görünürlüğünü ve etkinliğini artırır.
Çalışma arkadaşları ile her konuda istişare yapar, karar süreçlerine kendilerini de katar, hesap verebilirlik ve şeffaflığı esas alır.
Arkadaşları arasında ayırım yapmaz, hepsinin daha çok sorumluluk almasını sağlar ve böylece verimliliği artırır.
Batmanlılara ve Batman’a daha çok hizmet etmek için paydaş kurumların kapısını sık sık aşındırır.
Bu sayede az imkânlar ve sıfır harcamalarla gerçekleştirdiği hizmetlerle adından söz ettirse de amacı takdir edilmek veya ödüllendirmek değildir.
Asla kibir ve komplekse kapılmaz, çalışma arkadaşlarına her seferinde “Biz görevimizi yapıyoruz, yaptıklarımızla mucize yaratmadık. Daha çok çalışmalıyız, Kurumumuza sahip çıkmalıyız. Bunun için buradayız ve aldığımız ücretin hakkını veriyoruz sadece” der.
11 Aylık görevi süresince inandığı değerleri ve çalışma anlayışı ile pekişmeyen kararlar nedeni ile kurum yetkilileriyle ters düştüğü anlar ve istifa etme noktasında gelgitler yaşar ama görevine olan bağlılıktan dolayı her şeyi sineye çeker.
Bir gün kamuda çalışan herkesin de onun gibi bir yönetim anlayışı, dürüstlük ve mütevazılığa sahip olmasını hayal ederken bir anda müdürlüğü elinden gider.  
O sıradışı müdür, artık müdür değildir.
Bir sürü hedefi, hayalleri, yapacakları vardı daha. 
Hepsi yarıda kaldığı için de görevden ayrılınca üzüldü, incindi, oysa hayatı boyunca kimse üzülmesin diye kendini üzdüğü kadar, hiç kimseyi de üzmemişti.    

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?