TEFECİLİĞİN ADINI DOĞRU KOYMAK GEREKİR

26-09-2018

Tefeciliği Pazartesi günkü yazımda gündeme getirdikten sonra farklı kesimlerden öneriler ve olumlu tepkiler aldım.

Bu mesele öyle menem bir şey ki her gün birlerinin canını yakıyor hatta hayatına mal oluyor.

Bir konuya değinirken tanımını kısaca yapmak iyi olur.

Sanırım tefeciliğin ana yurdu, tarımla uğraşan toplumlardır daha çok.

Bu gün Batman’ın kangrenleşen sorunlarından olan tefecilik, Bölgemizde başlıca geçim kaynakları tarım olan Mardin, Şanlı Urfa, Diyarbakır, Siirt illerinin de ortak sorunudur.

Bankalarda sicili bozulan veya kredi çekebilmesi için ipotek gösteremeyen çiftçiler, işin kolayını bulup tefecilerden faizle para alıyor.

Tabi tefeci ağı, çiftçilerle sınırlı kalmıyor.

Ekonomik sıkıntıya giren, çalışan çalışmayan, esnaf, memur, fabrika sahibi, müteahhit, benzinlik sahibi, hemen hemen her sektörden insan, tefeciye başvuruyor.

Tefeciler, kişinin adresi belliyse ve varsa bir şahidi, malvarlığı olsun veya olmasın para veriyor.

Çünkü öyle böyle paralarını tahsil edeceklerini biliyorlar.

Tefeciliğin Batman’da gelişim serüvenine baktığımızda ise geçmişte çok ilginç yöntemlerin kullanıldığını öğreniyoruz.

Toplum muhafazakâr ve inançlı bir yapısı olduğundan, faizin de günah olduğunu biliyorlar.

Bu nedenle çok farklı buluşlar icat etmişler.

Mesela katı yemeklik yağ tenekeleri üzerinden faiz sistemi, bir süre yürümüş.

Belki hatırlayanlarınız vardı eskiden sarı tenekelerde Tahin yağları vardı.

Tefecilik sektörü toptan gıda yapan işyerlerinde faaliyet gösteriyordu.

Tefecilerden borç almak isteyenler ihtiyaçlarına göre borçla tahin yağ tenekelerini alıyordu.

Yağ tenekeleri dışarıya çıkarılıyordu.

Yağ tenekeleri dışarı çıktığında bu sefer tefeci alıcı, tefeciden yağı alan da satıcı oluyor.

Yani roller değişiyor.

Borç yağ veren kişi bu sefer peşin parayı basarak yağı satın alıyor.

O yağ tenekeleri o kadar çok dışarı çıkarılıp tekrar içeri alınıyordu ki çoğunun o sarı boyası silinmişti adeta.

Güya akıllarınca kirli ticaretlerini, tefecilik ve faizcilikten çıkarıyorlar.

Anlayacağınız kendi kendilerini kandırıyor, hem tefeciler hem de faizle para alan taraflar.

Yağ tenekesi çok uğraşmalı olduğu için şimdi araba anahtarını verip bir tur attırıyorlar, borçla aracı satın alan eski sahibine, yarı fiyatına nakit para ile satıyorlar.

Tabi direk hesap makinesini önüne alıp yüzdeliğini hesaplayarak faiz para verenler de var. 

Ancak her ne şekilde yapılırsa yapılsın bunun adı tefecilik ve faizciliktir, yapılan ise haramdır, suçtur ve günahların en büyüğüdür.

Bu kirli ticaretin adını doğru koymak gerekir.

Lafı geveleyip, mazeret bulmamak gerekir.

Yapılan kirli ticarette her kim faiz alıyorsa ve veriyorsa Allah katında da, kanun karşısında da büyük suç işliyor.

Bunun adını net bir biçimde izah edip topluma da inandırmamız gerekir.

Hak edilmeden, alın teri dökülmeden kazanılan hiçbir para, meşru ve hak edilmiş bir para değildir.

Tefecilik meselesine bir kere el attım kolay kolay da bırakmayacağım.

Benim, hiç bir birey ve kurumla, bu mesele üzerinde hesaplaşma gibi bir derdim yok.

Ben, vicdan sahibi bir birey olarak toplumumuzu dejenere eden bu sisteme karşıyım.

Cuma günü de tefecilerin eline düşen bir çobanın dramını kaleme alacağım.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?