TERZİ HEYBET’İN ÖNGÖRÜSÜ

10-03-2020

Meselelere öngörü hem de sabırla yaklaşımda Terzi Heybet örneğini vereceğim bu yazımda.  
Terzi heybet sadece yeni elbise yapma, yırtık ve sökükleri dikmekle uğraşmıyor, köyün mektuplarını da bize ulaştırırdı.
Mektupların alıcı bölümünde bizim adımızdan sonra sahibine ulaşması için “Terzi Heybet Yeni eli ile…” diye yazılırdı hep.
Beşiri’ye okula gittiğimizde köylülerin gelen mektuplarını da biz getirirdik.
Bir yerde hem öğrencilik hem ara postacılık yapardık.
Köye her gelişimizde asker veya gurbetteki çocuklarından mektup bekleyen anne babalar yolumuzu gözlerdi.
Sadece mektupları getirip götürmek değildi işimiz, köyde okuma yazması olmayanlar için mektupları satır satır okur, hatta cevaplarını da biz yazardık.
“Çok kıymetli Babacığım ve Anneciğim, mektubuma başlamadan evvel saygılarımı sunar ellerinizden öperim” diye başlayan mektupları defalarca okurduk.
Sonra da “Canım oğlum, mektubuma başlamadan önce karakaşından, gözlerinden hasretle öperim” diye başlayan cevaplar yazardık.
Köyün mektuplarını yolladığımız postane şehrin girişinde, Heybet Amca’nın terzi dükkânı ise çarşının orta yerindeydi.
Bu iki adrese, mektup getir götür işleri için sık sık yolumuz düşerdi.
Tabi Heybet Amca hem bize yeni elbiseler yapar hem de söküklerimizi dikerdi.
Ortaokula başladığımda kayıt işleminden sonra Rahmetli Babam elimden tutarak beni terzi Heybete götürdü.
“Oğluma okul kıyafeti için bir takım elbise yaptıralım” dedi.
Hiç unutmuyorum Heybet Amca güler yüzlü bir şekilde önce ölçümü aldı.
Sonra kumaş seçimi için rafa yanaştık.
Öğrenciler için standart renk olan mavi olduğu için bunda zorlanmadık.
Maddi durumumuzu bildiği için yaz ve kış için ayrı elbise alamayacağını bildiğinden hem kış hem yaz giyilebilmem için “mevsimlik “ denilen kumaşı tercih etti. 
Birkaç kez provaya çağırdı dikim esnasında.
Pantolon ve ceketten oluşan takım elbisemi giydiğimde biraz bol ve uzun olmuştu.
Bunun nedenini de şöyle açıkladı Heybet Amca;
“İlk sene için bol olabilir, ikinci sene için tam olur, okulun son senesi üçüncü senesi için de birazcık dar gelebilir diye bu ölçüde yaptım” dedi.
İşte böyle ince öngörülüydü Heybet Amca.
“Arada bir gel elbiselerini ütület” diye de sıkı sıkıya tembihlerdi.
Çünkü biliyordu bizim köyde elbiselerin kırışıklığını gidermek için ütü yoktu.
Ondaki ütü de odun kömürü ile çalışıyordu.
Karşıdaki fırında köz köz odun kömürünü koyup ütüyü ısıtıyordu.
Terzi dükkânına sadece mektupları almaya gitmiyorduk, varsa söküklerimizi diktirmek, bir de Heybet Amcaya giysilerimiz ütülemek için de gidiyorduk.
Heybet Amcanın bize ve müşterilerine karşı yaklaşımı ve öngörüsü gerçekten çok derin ve geniş bir bakış açısına sahipti. 
Bu duruşu ve yaklaşımı gerçekten bu gün şehrimizi yönetenler, hatta belki de dünyayı yönetenlerde bile yoktur.
Memleketimizin temel sorunu, geçmişten dersler çıkarmamak ve yeteri kadar öngörü sahibi olmamamızdır. 
Bu gün başımızdaki dertler ve sorunlar biraz da öngörüsüzlükten kaynaklanmıyor mu sizce? 
Nerde Terzi Heybet Amca gibileri? 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?