BAKMAK VE GÖRMEK

Ubeyd Baş

7 yıl önce

"Bir Rus Yahudi’si İsrail'e göç müsaadesi alır. Çıkışta Ruslar bagajını kontrol ederken elbiseleri arasında Lenin’in büstünü bulurlar, sorarlar:

Bu nedir?

Yahudi:

Bu nedir değil, bu kimdir diye sormanız gerekirdi. Bu Lenin’dir, sosyalizmin temellerini atan, Rus halkına iyilikler getiren. Bende bunu bereketli günlerin hatırası için yanıma aldım.

Ruslar, “tamam” der bırakırlar ve Yahudi de sınırı geçer.

Tel Aviv havaalanında gümrük memurları büstü görür ve sorar:

Bu nedir?

Yahudi:

Bu nedir değil, bu kimdir diye sormanız gerekirdi. Bu Lenin’dir. Bu deli cani yüzünden Rusya'yı terk etmek zorunda kaldım! Yanıma aldım ki her gün bakıp lanet okuyayım!

İsrailli yetkililer, “tamam” der bırakırlar ve Yahudi de evine doğru yol alır.

Adam evine gider, büstü büfenin üstüne koyar. Gelişi sebebiyle akrabalarına yemekli bir davet verir. Gelen misafirleri arasında bulunan yeğenlerden biri sorar:

Bu kimdir?

Yahudi cevap verir:

Bu kimdir değil, bu nedir diye sorman gerekirdi.

Der ve anlatmaya başlar:

On kilogram yirmi dört ayar altın, üstelik vergisiz ve gümrüksüz...

Geçenlerde bir arkadaşımın paylaşımında okuduğum ve çok hoşuma giden bir fıkra. Özellikle algı operasyonu kavramının siyasete bu kadar konu olduğu ve dillerden düşmediği bir dönemde, bakmak ve görmek temelinde bir algının nasıl yönetilebileceğine dair çok güzel bir fıkra olarak sizinle paylaşmak istedim.

15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde, darbeye dair sayfalarca yazı yazsam, onlarca yüzlerce kelimeyi örgütleyip afili cümleler halinde önünüze koysam, bir fıkranın tek başına anlatabileceğini anlatmaya yetmez.

Üstünden bir yıl geçti, darbe gecesi hayatını kaybeden 248 masum insan, yaralanan 2 bin 200 masum kişi, ve diğer tarafta bu işin sorumlusu olarak tutuklanan 50 bin 510 şüpheli..

20 Temmuz 2016 tarihinde toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla üç ay süreyle uygulanmak üzere ilan edilen ve şimdiye kadar 4 defa uzatılan ve daha uzatılacağı anlaşılan OHAL uygulamalarından Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK), toplam 83 bin 45 kişi kamudan ve TSK’dan ihraç edildi, kapatılan toplam 1.500 dernekten 175’i sonrasına geri açıldıysa da, 1.325’i fiilen kapatıldı. 5 haber ajansı, 16 TV, 24 radyo, 62 gazete, 19 dergi ve 29 yayınevinin faaliyetlerine son verildi. Toplam 2.614 kurum kapatıldı.

İşin adına ne dersiniz bilmiyorum. İster 15 Temmuz ihanet gecesi, ister 15 Temmuz Kurtuluş Destanı isterseniz başka bir şey.

Ama siz de merak etmiyor musunuz, yukarıda rakamlarını verdiğim bilançoda bu işin sorumlusu ve sebebi siyaset ve ehli hiç mi olmaz..

Tabi 15 Temmuz evvelinde onca valiyi, kaymakamı, generali içeride tutuklu olanlar atadı değil mi? Onca haine her istediklerini vatandaş verdi değil mi? Devletin bütün imkanlarını, içerde tutuklu öğretmeninden esnafına halk seferber etti değil mi?

Yahudi fıkrasındaki “Bu nedir” ya da “Bu kimdir” sorusu gibi..

Baktığımı göremiyorsam ya da gördüğümü gösteremiyor anlatamıyorsam..

Ya da gösterdiğimden ziyade gösteren olarak ben bedel ödüyorsam.

Bakmaktan vaz mı geçmeliyim?    

YAZARIN DİĞER YAZILARI