GÜNÜNÜZ AYDIN OLSUN

MUHAMMED FURKAN

8 yıl önce

Bütün samimiyetimle söylüyorum, mesele yazmak değil. Mesele sözcüklerden cümleler kurup anlamlı paragraflar ile zihinlerde canlandırma yapmaya çalışmakta değil.

Zaten okuyan olmadıkça, yazmanın, anlayan olmadıkça da anlamlı paragrafları kurmanın bir manası yok ki.  Benim açımdan asıl mevzu düşlerinden kopuk yaşayan bir milletin, ölmüş ruhunu canlandırma isteğinden başka bir şey olamaz.

Zaten öbür türlü karşılığı asla maddiyat ile olmayacak bir iş yapıyorum. Yarının çocukları için, bugünün büyüklerine sesleniyorum. Dinleyen var mı dersiniz, bence yok.

Gerçekten yok biliyorum.

Neyse geçelim dinleyenleri de kaldığım yerden devam edeyim. Karşılığı olmayan iş diyordum. Düşlüyorum, kendimden çok bir vatan için, doğru mu dersiniz, elbette doğruluğu tartışılır ama en azından düşlüyorum.

Düşünüyorum, daha güzel yarınlar için, sana mı kaldı diyeceksiniz, evet bana kaldı. İnsanım sonuçta, ekmeğini yediğim insanlığa elimden geleni yapıyorum. İşte asıl mevzu tamda bu. Ben elimden geleni yapıyorum. Fırıncı olsam insanlık için iyi ekmek yapardım, ama ben kötü de olsa yazabiliyorum ve onu yapıyorum.

Başka şeylerde yapıyorum tabi;

Mesela;

Düşlüyorum, düşünüyorum, yazıyorum ve okuyorum.

Aç kalmaktan kokmuyorum mesela, ekmeğin Allahtan geldiğini biliyorum.

Kitap okuyorum mesela, bilmek için gökten vahiy gelmeyeceğine eminim, çünkü.

İnsanlara saygı duyuyorum, saygı duymanın insanı bir sorumluluk olduğu bilinci ile.

İnsanlardan karşılık ummuyorum, böyle yapınca da yaptığımın samimiyetinde karşılığın en güzelini buluyorum.

Dinliyorum, dinledikçe ya doğrularımı sağlamlaştırıyorum ya da yanlışlarımdan sıyrılıp doğruları buluyorum.

Yaptığımı konuşuyorum, böyle olunca da hesabını veremeyeceğim bir şey kalmıyor hayatımda.

Hayatın gerçeklerini görüyorum, mesela âşık olmadan duramaz insan biliyorum. Yürekte aşk eksik olduğu zaman, yüzde ışık söner, mide ağrır, kalp çarpıntı yapar, ruh uyur daha bir sürü şey. İşte bu yüzden aşkı yaşıyorum ve yaşadıklarımı yazıyorum. Tabi aşk deyince her gözünüzde canlanan gelmesin aklınıza. Aşk işte...

Nimetlere verdiğim paraya değer vermek yerine mesela, nimetleri verene zikri daha çok önemsiyorum. Böyle olunca para sadece bir araç, yaratan ise olması gerektiği gibi oluyor.

Ölümü anıyorum, ölümden korkuyorum fakat biliyorum ölüm birçoklarının isteyip ulaşamadığı bir nimettir, bunu da göz ardı etmiyorum.

Hayati bütün görüşlere saygı duyuyorum, çünkü hayatta ki konforu insanın kendisine, kendi aklı sağlar, bunu biliyorum. Mesela kanepe de yatmak isteyen birine, yer yatağının daha rahat olduğunu ısrarla anlatmanın ve kanepede uyumaya yanlış demenin ispatı yoktur. Evet, o kanepe de rahattır ve bu böyle kabul edilmelidir.

Eleştiriliyorum mesela, bu iyi bir şey tabi ki ama pekte etkilenmiyorum, çünkü ne yaşadığımı biliyorum ve hayat ısmarlama yaşanmayacak kadar değerlidir.

Her doğan çocuk benim açımdan bir gelecektir, bu yüzden sadece kendimden olanları değil, bütün çocukları önemsiyorum.

Hayatları sorgulamak yerine, hayatlar nasıl daha güzel olur diye düşünüyorum. Böyle düşününce hayatlar güzel olmasa bile, hayatların güzel olması için iyi bir şey yaptığımı biliyorum.

Eleştirilmenin aslında gelişim için müthiş faydalı olduğunu biliyorum. bu yüzden eleştirilmeye tahammül etmeye çalışıyorum.

 

Hesap görme ile alakalı, insanlarda vicdanın olduğundan haberdarım ve yapılan kötülük ne kadar büyük olursa olsun, onları vicdanları ile baş başa bırakmanın, onları cezalandırmak için yeterli olacağını biliyorum.

Siz de bilin ki ben; umduğum ama ulaşmadığım, ortak düşlerimiz için yazıyorum. Duyguları ve sevinçleri ortak bir toplum hayali ile yarınların çocukları hatırına yazıyorum.

Ben sadece, elimden geleni yapıyorum.

Sizde bir sabahın günaydını olun ve sadece bildiğiniz kadar olandan, elinizden geleni yapın. Bakınız o zaman, nasıl bir anda değişir dünya.

YAZARIN DİĞER YAZILARI