AYDIN MI DEDİNİZ?

22-01-2016

Aydın demek, aydınlanmış, kültürlü, bilinçli demektir. Toplumu doğru yönlendiren, doğru yapmasını sağlayan kişi demektir.

Aydın olmak sadece okumuş olmak anlamına gelmez. Ya da herhangi bir üniversitede öğretim görevlisi olmak da yetmez.

Ülkemizde öğretim görevlisi olmak, Yüksek Lisans yapmak, Doktora yapmak, Doçent olmak hatta Profesör olmak için ortaya çok da emek sarf etmek gerekmez.

Askeri vesayetin etkin olduğu dönemlerde ve YÖK’ün Öğretim Görevlileri ve akademisyenleri belirlediği dönemlerde “Akademik Yükselişlerin” Kemalist ideolojiye amentü etmekle eşdeğer olduğunu biliyoruz.

Hiç bir tez üretmeyen, teknolojik gelişmeye imza atmayan kimselerin kolaylıkla Profesör olduğunu hatta Rektör olduklarını da gayet iyi biliyoruz.

Askere itaat edenlerin ve YÖK’ün kayıtsız şartsız emrinde olan başarısız kişilerin başarılı kişiler dururken Rektör olduğunu 28 Şubat’ta sıkça gördük.

Şimdi “Aydınlar Bildirisi” yayınlayan bir güruh ortaya çıktı. Bugüne kadar siz nerede idiniz? Kürt sorunu, insan hakları, toplum üzerine bir analiziniz var mı?

Kendi alanınızda bir başarınız var mı? Ülkeye, topluma, insanlığa faydalı bir icraatınız veya projeniz bulunmakta mıdır?

Bir araya gelip “Her şeyin müsebbibi Devlet!” demek sizi aydın mı yapıyor? Peki, siz olayın içinde mağdur olanların, günlerce soğukta aç ve susuz kalanların, elektriği olmayanların yerine kendinizi koydunuz mu?

Gerçek anlamda empati yaptınız mı? Yoksa ideolojiniz için, taraftar bulunduklarınız için bir imza atınca rahatlamaya ihtiyaç mı duydunuz?

Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de ve diğer ilçelerde bulunan fakir halkın evlerini terk etmesi, çocukların eğitim görmemesi, esnafın iş yapamaması umurunuzda mı?

Surda insanlar mağdur oluyorken; Kayapınar’da, Yenişehir’de, Ofis’te neden mağdur olmuyor? Ya da Nusaybin’de mağdur oluyorken Midyat’ta neden mağdur olmuyor?

Tüm bunları düşündünüz mü? Ya da mağdur insanlara, halka yardım etmeyi düşündünüz mü? Onların yaşadıklarını bir kaç gün olsun yaşamayı denediniz mi?

Yoksa rezidanslarda, balolarda, eğlencelerde, viskilerinizi yudumlarken onların çektiklerini hissedip oraya dahi gitmeyi düşünmediniz?

Aydın olmak sadece Etiler’de, Nişantaşın’da, Kadıköy’de oturmakla da olmuyor. Ya da korktuğunuz güce laf söylememekle de aydın olunmuyor.

Aydın olmak için ahlaki ve vicdani ilkeleri her ne pahasına olursa olsun ve her kime karşı olursa olsun sahiplenmekle olur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?