BİRKAÇ KONU

19-03-2018

18 Mart Çanakkale zaferinin yıldönümüdür.

Osmanlının parçalanması üzerine “Yedi düvelin” daha küçük lokmalara ayırma girişimi olan Çanakkale savaşı Ümmetin direnişini de simgelemektedir.

Çanakkale, Ümmetin tüm Batılı güçlere ve Haçlı zihniyetine karşı durma mücadelesidir. Batılı, bir yön meselesi değil bir zihniyet meselesidir.

Batılı zihniyet, materyalist ve emperyalist bakış açısını temsil eder.

Avustralya, Yeni Zelanda gibi Ülkeler yeni karada ve hatta Uzak doğuda olduğu halde aynı zihniyetle Ümmeti temsil eden güce karşı savaşmışlardır.

Seyyid Onbaşılar, Nene hatunlar; direnişi, samimiyeti, fedakârlığı temsil ederken Anzaklar, İngilizler, Fransızlar vs sömürmeyi, maddeyi, çıkarı temsil etmişlerdir.

18 Mart Ümmetin evlatlarının bir olduğu, beraber olduğu; Siirtlinin, Mardinlinin, Çorumlunun, Trabzonlunun ve hâsılı Kürdün, Arap’ın, Türk’ün sırt sırta mücadele verdiği bir destandır.

                                                           ********************

Dile kolay otuz yıl geçti.

Halepçe’den bahsediyorum; yalnızlıktan, mazlumluktan, sessizlikten dolayı geçen kocaman otuz yıl. Zalimin vahşetinin dehşete dönüştüğü gündü Halepçe katliam günü.

Herkes sessiz ve duyarsız idi. Okyanusa cesedi vuran balinaya gösterilen duyarlılığı göstermeyen Batının yüzü bir kez daha açığa çıkmıştı.

O gün Doğu bir kez daha mazlumu, Batı bir kez daha zalimi oynuyordu.

Zulmün sınır tanımadığı saatler ve dakikalar binlerce insanın ölümünü getirmişti.

Binlerce insan bir anda Kimyasal gazla zehirlenmişti.

Tüm Canlar; küçük, büyük, insan, hayvan, bitki fark etmez bir anda ve hunharca katledilmişti.

Batı seyirci kalmıştı. Çünkü Kimyasal gazı Saddam’a O vermişti. Batı sessiz idi. Zira perde arkasında O vardı.

*************

8 Mart Dünya Kadınlar gününde İstiklal Caddesindeki kadınların yürüyüşünde taşınan pankartlar ibret verici idi. Toplumun hayâ simgesi olan kadınları (sözüm ona) temsil edenlerin ellerindeki pankartlarda yazan kelimeleri söylemekten ve yazmaktan bile hayâ ederim.

Güya erkek egemen bir toplumda yaşandığını ifade eden zavallıların Kadınları modernizmin kavramlarını kullanarak nasıl nesne haline getirdiğini hep beraber gördük.

Kadın, toplumu inşa eden özne halinden maalesef nesne haline dönüştürülmüştür. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?