Eğitim Sistemimiz ve Sorunlarımız

Eğitim Sistemimiz ve Sorunlarımız
14-12-2022

Eğitim sistemimiz öğretim ile tek kanatlıyükseliyor.

Günümüzde Eğitim;maalesef öğretim üzerinden yürüyor. Eğitim neredeyse yok denilecek seviyede..

Öğretim de her ne kadar matematik, fizik, kimya edebiyat ve benzeri derslerde çığır açıp test çözme konusunda büyük ilerlemeler kaydetmiş sekte sorunlarımızı çözme konusunda pekte ilerlediğimiz söylenemez.

Bunun nedeni eğitim sistemimizde birbirine zıt iki medeniyetin içiçe olması ve bir medeniyetin diğer medeniyet üzerinde olan devletsel hâkimiyetidir…

Bu medeniyetlerden biri toplumumuzu bu güne kadar şekillendirmiş olan İslam Medeniyeti, bir diğeri ise Avrupai Batı medeniyetidir.

Ne yazık ki Eğitim sistemimiz 1900 yıllardan beri başta Fransızlar olmak üzere Batının Eğitim anlayışındadır. Kendisini oluşturan Medeniyetin manevi ve ahlaki kültür anlayışından uzaktır. Bu iki kültür; yapıları itibarıyla birbirleriyle uyuşmamaktadır.

Avrupai yaşam tarzının toplumumuza dayatıldığından beri birçok sorun yaşanmaktadır. Toplumun geçmiş medeniyetinden kopartılması için yıllarca baskı uygulanmıştır.

Uygulanan baskılar sonucu, geçmişinden ve kültüründen kopuk bir nesil oluşturulmuştur. Toplum tamamen asimile edilmiştir.  Bu durum eğitim ve öğretimalanında daha çok etkili olmuştur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında zorunlu hale getirilen mini etek ve fötr şapkauygulaması, gelecek nesiller için yaşam tarzı olarak sunulmuştur. Yine aynı şekilde yerel kılık kıyafetin yasaklanması ile yeni yaşam tarzının zorla uygulanması, toplumda onarılmaz infiallereyol açmıştır. .

Halk kesiminin inançları doğrultusundaki yaşam tarzını yok etmeye yönelik uygulanan baskılar, nesiller boyu sürmüş, bunun sonucunda geçmişine düşman bir nesil oluşturulmuştur. Geçmiş medeniyeti ve kültürü ile barışık olan halk ise sürekli aşağılanmış, tahkir edilmiş, hor görülmüştür..

Devlet baskısıyla geçmişten gelen manevi ve ahlaki değerler yok edilmiştir. Baskı ile uygulanan ve zorla kabul ettirilen Avrupa medeniyetinin uygulanması sonucunda ahlak ve maneviyattanuzak Avrupai yaşam tarzını benimseyen yeni bir nesil meydana getirilmiştir.

Birbirine zıt iki farklı yaşam tarzı arasında kalan yeni nesil, maalesef ahlaki dejenarasyona uğramış, asimile edilerek geçmişinden koparılmıştır.

Nefsin istediği sınırsız isteklerin başıboşluğu ile nefsin isteklerini sınırlayan toplumsal yaşam tarzı ne yazık ki kişinin içsel çatışmalarıyla karşı karşıya kalmış, nefsin isteklerinin hakimiyeti ile neticelenmiştir.

Bu günkü neslimizin hali karganın durumu gibidir. "Karga, kekliği taklit ederken kendi yürüyüşünü unutur." Yürüyüşünü unutan Karga,bu seferde bülbül gibi ötmek isterken ötüşünü de beceremez.

Bugün geleceğimiz olan çocuklarımızın hali, karganın durumu gibidir. Ne geçmiş medeniyetlerini yaşayabilmekte ne de Avrupalı olabilmektedirler.

Her ne kadar Tanzimat Döneminden beri uygulananAvrupai düşünce ve yaşam tarzıiçin uygulanan baskı ve zorluklar son on yıllarda ortadan kalkmış olsa da maalesef toplum üzerinde açılmış olan yaralar giderilememiştir. Bu yaralar, kangren haline geldiği için tedavi edilememektedir.

En acısı ise iktidara gelen yönetimin de bu konuda herhangi bir tedaviye gitmemi ve her şeyi oluruna bırakmasıdır.

Toplumun şu son yıllarda karşılaştığı ahlaki ve manevi çöküntütarif edilebilecek gibi değildir.

Maalesef; toplum üzerinde inançları nedeniyle baskıların kurulduğu dönemlerde ahlaki ve manevi değerlerdaha çok önemseniyordu. Günümüzde gelinen hal acınasıdır. Maalesef toplum üzerinde var olan baskılar azaldıkça ahlak ve maneviyat bağları da aynı oranda zayıflamıştır.

Her ne kadar eğitimde başörtüsü ile ilgili yasaklar kalkmışsa da başıboş ve serbest kılınan her türlü sınırsız davranışlar, gelecek nesil için doyumsuz ve korumasız bir ortam oluşturmuştur. Öğrencilerin kontrolsüz davranışlar göstermelerine neden olmuştur.

Bu sonuç; karganın ne keklik gibi yürümesini sağlamış ve ne de bülbül gibi ötmesini gerçekleştirmiştir. Karganınkendisi gibi olmasını da unutturmuştur.

Üzülerek belirtmek gerekir ki bilhassa yeni nesil çocuklarımıza benimsetilen “özgürlük” anlayışı anne, baba, eş, dost, okul ve çevreye karşı sorumsuz davranışlar ortaya çıkarmıştır. Oysa her birey, bir diğerine karşı sorumludur. Çocuk anne ve babasına, erkek ve kadın eşine karşı sorumludur.

Son yıllardaki uygulamalar Ahlak mefhumunu ve manevi değerleri ayaklar altına almıştır. Ahlaksızlığı benimseyenlerin ellerini daha çok güçlendirmiştir.

Bunun sonucu olarak AHLAKSIZLAR AHLAKLILARDAN daha cesur hale gelmişlerdir.

Oysa Ahlaklılar Ahlaksızlardan daha cesur olmadıkça Manevi duyguları ve Ahlaklı bir neslin olması mümkün değildir.

Vesselam…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?