Evimizdeki Canavar: Enflasyon

Evimizdeki Canavar: Enflasyon
12-08-2023

Enflasyon, 100 liraya aldığınız ürünü birkaç gün sonra 130 liraya almanızdır. Sattığınız arabanızı 1 ay sonra aynı fiyata bulamamanızdır. Enflasyon, evinizde sinsi sinsi dolaşıp huzurunuzu kaçıran bir canavardır.

Enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde suç oranı tırmanışa geçer. Gelir dağılımındaki eşitsizlik ve refah seviyesinin düşmesi içtimai çürümeye neden olur.

İnsanların birbirine olan güveni sarsılır. İlişkiler ıskartaya çıkar ve yuvalar dağılır.

Manevi ve ahlaki değerler ayaklar altına alınır. Toplum yozlaşır. Kumar iptilası ve keyif verici maddelerin kullanımında artış olur. Fuhuş, rüşvet ve yolsuzluk sıradanlaşır. Hâsılı, ahlaki çürüme kanser gibi her yere yayılır ve hayatın tümüne nüfuz eder.

Enflasyonun pik yaptığı yerlerde servet hızlı bir şekilde el değiştirir. İmtiyazlı sınıflar ve krizi fırsata çeviren holdingler, firmalar, para babaları ve işletme sahipleri enflasyondan korunmak için fiyatlarda ayarlamalar yaparak zenginleşir, sabit gelirliler ise dibe doğru çekilir.

Unutmayın, enflasyon denen canavarın karanlık ağzına kurban olarak ilk sürülenler daima sabit gelirlilerdir.

Sene 1991. Memleket, kaderi olan enflasyondan mustarip gene. Vatandaşlar, TRT’nin uzattığı mikrofona dert yanıyor ve acil çözüm beklediklerini ifade ediyorlardı. Belli ki palavralardan sıkılmışlardı ve hakikate hürmet etmeyen politikacılardan enkazın altına bir an evvel ellerini sokmalarını beklemekteydiler.Seçim öncesi Liderler Açık Oturumu’nda vatandaşları dinleyen Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel reçete sunmadan önce enflasyonu tarif ederken şunları söyledi:  “Türkiye'nin birinci sorunudur enflasyon. Hakikaten bugün, enflasyon dediğiniz halk günlük yaşar, halkın birinci sorunu geçim sıkıntısıdır. Esas enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır. Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler. Batı enflasyondan fevkalade çekinir.”

Değişen bir şey yok!

Batı’nın fevkalade çekindiği bu tek kollu canavar uzun süredir ve yine –bulunmayı alışkanlık haline getirdiği– evlerimizde! Neşemizi, mutluluğumuzu, geleceğe dair tasarılarımızı bir kurt gibi kemirip çürüterek –yine– bizleri hayalden yoksun, dar ve karanlık bir kutunun içine hapsetmektedir.

Sokakta yürürken etrafınıza bakın isterseniz. Neşesi çalınmış ve güvenini kaybetmiş insanlar göreceksiniz. Ümitsiz, bezgin ve gülmeyen yüzler…

Yanılmıyorsam Şubat ayı idi. Asgari ücretle (8.506,80 TL)geçici işte çalışan birinin serzenişinden bahsetmek istiyorum size.  Dedikleri şu: “Geçen ayın maaşıyla eve kömür aldım, parayı peşin istediği için mecburen beş buçuğu saydım kömürcünün eline. Ev sahibini unutmak olmazdı, ona da iki lira ayırdım. Kaldı bir buçuk lira! Aklıma faturalar geldi, mutfak masrafları geldi, çoluk çocuğun ihtiyacı geldi… Birbuçuk lirayla ne yapacağımı şaşırdım. Kaldım öyle! Şimdi ben bu parayla nasıl geçineyim? Evde hanımla her gün kavga ediyoruz. ‘Bana ne, parayı nereden bulursan bul, getir!’ diyor. Huzurum kalmadı. Her gün kavga gürültü… Akşamları iş çıkışı dışarıda oyalanıyorum eve gitmemek için. Yanlışım varsa düzelt, yaşamak bu kadar zor olmamalı!”

Sırtımızı dönebilir, gözlerimizi ve kulaklarımızı kapatabiliriz; ama vaziyet tam olarak böyle!

Bildiğim şu: Enflasyon toplumun temellerini kökten sarsan ve önüne kattığı derin yoksullukla birlikte neticesi çürüme olan ve tesiri uzun yıllar süren bir depremden farksızdır.

Einaudi ve Spitzmüller gibi iktisatçılar, enflasyonun toplumsal ve siyasi düzeni bozgunla sonuçlanmış bir savaştan daha çok sarstığını söyler.

Düşünün… Bana, sana, bize ne düşer peki aziz okur?

Siz aklınıza kötü şeyler getirmeden söyleyeyim:

Savaş sonrası toplumlar nasıl olur diye merak edenlere, yüksek enflasyonla yaşamak zorunda kalan ülkelere bakmalarını tavsiye etmek...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?