Hakkı hak bilmek

Hakkı hak bilmek
08-06-2022

Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki tarih böyle bir devir görmemiş. Geçmişe nazaran insani haklar alanında iyi bir dönemdeyiz. Ara ara edebini ve haddini aşan birileri her ne kadar ortalığı bilinçli veya aptallıklarından karıştırıyorlarsa da (SADAT’tan birinin yediği naneler gibi)…

Veya birilerinin Kürtçe serbest olmasına rağmen Kürtçe müzik ve konserlerini yasaklamaya kalkışarak ülkemizin kanayan yarasını onarmak yerine kaşıyarak karkaşa yaratması gibi…

Veya birilerinin Amerika’nın oyununa gelip komşu ülkelerde kargaşa oluşturarak, Amerikan ve Rus güçlerini bizlere komşu hale getirip hakikatinde İsrail gayrı meşru Devletine hizmet ederek “Mülteci” sorunu oluşturdukları gibi…

Veya bazılarının ortalığı bulandırmak için dış ülkelerde okuyan öğrenciler için gönderilen altyapı çalışmalarını “kaçma planı” olarak göstermeye kalkışmaları gibi…

Tüm bunlara rağmen yine de geleceği parlak, ilerisi aydınlık bir ülke de yaşadığımızı düşünüyorum.

Evet, her hâlükârda her şey dört dörtlük değil. Ekonomik göstergeler iyi gitmiyor. Enflasyon hiçte gösterildiği gibi değil. Hayat pahalılığı almış başını gidiyor. Bunlar gibi birçok sorunumuz var ama sonuçta kendi ülkemizde hür ve özgür bir şekilde yaşıyoruz.

Komşularımızla dostluk ve kardeşlik içinde yaşamamız kolay fakat Amerika gibi dünyayı hakimiyeti altına almak isteyen bu doğrultuda Uzak Doğu, Orta Doğu ve Akdenizi dizayn etmek isteyen Süper Güçler bizlerin dost olarak yaşamamıza müsaade etmiyorlar. Kurdukları oyun ve hilelerle bizleri birbirlerimize düşürüp kendilerine muhtaç hale getiriyorlar.

Bizlerin halkımızla, komşularımızla barışık bir şekilde yaşamamıza müsaade etmiyorlar. Ülkeleri, içlerindeki hain ve satılmışlarla karıştırıp “Demokrasi” adı altında başımıza çöküyorlar. Bizleri sürekli kendilerine muhtaç ve bağımlı hale getirmek istiyorlar.

En büyük tehlikemiz ise içimizde bizim gibi görünen fakat bizlere düşman olarak hareket eden iç düşmanlarımız. Bunlar sürekli ülkenin menfaat ve çıkarlarına karşı mücadele içindeler. Yapıcı değil yıkıcı davranıyorlar.

Bu güçler dış düşmanlardan daha tehlikeli…

Düşünce ve fikir adamları olarak geçiniyorlar.Ama düşünceleri doğrultusunda hareket etmiyorlar. Kimi zaman solcular. Sosyalist ve bağımsızlık taraftarı geçiniyorlar ama sağcıların bile yapmaktan imtina ettiği Amerikan Emperyalizmine lejyoner olmaktan, onların üniformalarını giymekten, onlardan maaş almaktan çekinmiyorlar. Bunu başkaları yaptığında “Emperyalizimin uşağı” diyorlar ama kendileri yapınca kendilerini kahraman addediyorlar.

Aynı şey Cihatçı geçinen fakat dolaylı olarak akılları Amerika ve İsrail’in cebinde olanlar içinde geçerli.

Allah’ın dini için Cihad ettiklerini iddia ediyorlar fakat Müslümanların yaşadığı toprakları kâfirlerden aldıkları silahlarla kan gölüne çeviriyor, Müslüman katliamı yapmaktan kaçınmıyor ama Müslüman topraklarını işgal eden sömürgeci, Amerikan, Rus ve İsrail işgalcilerine karşı hiçbir girişimde bulunmuyorlar.

Ne yazık ki tüm faaliyetleri Emperyalistlerin iktidarlarının devamını sağlayacak, çıkar ve menfaatlerini sürdürecek faaliyetlerde bulunmak…

Bunlardan gerçekten Allah’ın dini olan İslam için savaşan, mücadele eden, Allah rızası için sırf İLAHİ KELİMATULLAH doğrultusunda hareket edenleri tabi ki istisna ediyorum. 

Yanı başımıza ve Müslüman ülkelerin içlerine tüm güçleri ile girerek katliamlar yapan Avrupalı Haçlı sömürgeciler ve ağababaları Amerika, Müslüman halkı Kürt, Türk, Arap diye birbirine kırdırılırken, diğer yandan Şİİ, SÜNNİ, VAHHABİ gibi yapay oluşumlarla birbirine düşman ediyor, birlik ve beraberlileri bozacak projeler oluşturuyorlar.

Yeri geliyor,sivil yerleşim yerlerinde, ibadethanelerde bombalar patlatıyor, kan döktürüyor, katliamlar yaptırılıyor, Müslümanlar arasına fitne tohumları ekerek birbirlerine düşürüyorlar.

Ne yazık ki ülkemizde bu Emperyalist sömürgeci güçlere uşaklık yapanların sayı az değil.

Bir koltuk, birkaç kuruşluk dünya menfaati ve birkaç günlük dünya hayatı için düşüncesini, fikrini, inancını, imanını, hiç çekinmeden ayaklar altına alan, yalandan, iftiradan, ihanetten beslenen, kişiliksiz, karaktersiz, ikiyüzlü, haysiyet ve onurdan yoksun, dış güçlere uşaklık etmekte kusur etmeyen nankör insan türleri bulunuyor.

Ne yazık ki içimizden bazıları Emperyalist güçlerle işbirliği içinde ülkemize düşmanlık yapan zerzevatlarla bir araya gelebiliyor, onları kendilerine dost görebiliyor velayetlerini onların ellerine verebiliyorlar.

Sanki hep birlikte bu ülkeyi nefsi arzuları için yıkmak için seferber olmuşlar.  

Yazıklar olsun bu tür omurgasızlara…

Weyl olsun şereften, izzetten, onurdan uzaklaşanlara…

Selam olsun “hakkı hak bilip hak yolunda yürüyenlere…”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?