İLETİŞİM ÇAĞINDA KULLUK–1

17-07-2017

Yaşadığımız çağın, “İletişim çağı” olduğunu birçoğumuz söyleriz.

İletişim çağı dememizin sebebi; görüntü ve ses iletimi teknolojisinin çok hızlı değişmesinden kaynaklanmaktadır.

Her gün, farklı bir teknoloji ile karşı karşıya kalmaktayız.

Yaklaşık 25 sene önce (Üniversite okuduğum dönemlerde)  telefonda görüşebilmek için, telefon kulübelerine giderdik.

O dönemlerde oturduğumuz mahallede, bir telefon hattı vardı.

Ailem benimle görüşmek için, mahalledeki telefonu olan komşuya giderdi.

Komşunun telefon makinesi ise, çevirmeli mekanik bir telefon idi.

O dönemler PTT’ye telefon hattı başvurusunun sonuçlaması 2–3 seneye tekabül ederdi.

Son senelerde televizyon ve internet çok hızlı gelişti.

Bu gelişme, insanın bilgiye erişimini kolaylaştırdı.

Aynı zamanda dünyayı, “Global bir köy” haline getirdi.

Dünyanın bir ucunda olan olaydan, anında haberiniz olmaktadır.

Televizyon kanalları o kadar çoğalmış ki, gerek ulusal, gerek uluslar arası televizyon kanalları sayesinde her şeyden haberdar olabiliyorsunuz.

Evin içindeki uydu cihazınızla, dünyayı görüntülüye biliyorsunuz.

Aynı anda, aynı olayı birçok televizyon kanalı görüntüleyip haberini verebiliyor.

İnsan bu karmaşa içinde kendini kaybedebiliyor.

Uydu kanalları o kadar çok ki tek tek taranması bile, saatler sürerken her bir kanala bakayım derseniz günün yarısını harcamak zorunda kalırsınız.

 İletişim cihazları bilgiye ulaşmayı kolaylaştırırken, diğer taraftan bilgi kirliliğine de neden olmaktadır.

 Kanalların farklı görüntüler vermesi, kanalize oldukları düşüncelere göre izleyiciyi yönlendirmeye yönelik haber ve açık oturum düzenlemeleri insanların kanaatlerini değiştirebilmektedir.

Yalan yanlış bilgilerle insanlar, yanlış kanaat ve düşüncelere sevk olunmaktadır.

Bir Müslüman’ın bu durumda yanlış kanaate ve düşünceye sahip olmaması için dikkatli olması gerekmektedir.

Zira verilen yanlış haber ve yanlış düşünce, algı oluşturmak için yapılan açık oturumlar izleyen Müslüman’ın yanlış düşünce ve kanaate sahip olmasına neden olabilir.

Yanlış kanaat ve düşüncelere sahip olunduğu zaman, yanlış rotaya girilir.

Yanlış rotaya giren kişi ise, yanlış düşünceler ve oluşan algı yüzünden insanlara haksızlık edebilir.

İnsanlar hakkında yanlış konuşabilir, yanlış fikir beyan edebilir ve böylelikle oluşan yanlış algı havuzunu büyütebilir.

Oysaki bir Müslüman kendine gelen haberi tetkik etmeli, akıl ve mantık süzgecinden geçirmeli ve araştırdıktan sonra karar vermelidir.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Müslüman’a bildirilen haberin tetkik edilip araştırılması ile ilgili ayetler bulunmaktadır.

“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun aslını araştırın. Yoksa bilmeden bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat Suresi, 6)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?