İLETİŞİM ÇAĞINDA KULLUK–2

24-07-2017

Müslümanlar olarak yaşam süremizin hiç bitmeyeceğini ve hiç ölmeyeceğimizi zannederiz. Oysa yanıldığımızı, Peygamber efendimiz (s.a.v) bizzat bize bildirmektedir.

Peygamber efendimiz (s.a.v) bir hadisi şerifinde “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit

Evet, biz Müslümanlar, sağlıklı iken hep sağlıklı kalacağımızı zannederiz.

Aynı şekilde gençlik öncesi ve genç iken zamanın geçmesini isteriz sanki hiç yaşlanmayacakmışız zannına kapılırız.

 Oysaki yaş ilerleyip orta yaşı geçtiğimizde zamanımızın geçtiğinin farkına varırız.

Yaşlandığımız zaman, artık gerçek anlamda zamanı tükettiğimizi anlarız.

İşte bu çağda zamanımızı harcayan ve bizi oyalayan o kadar etmen ve araç karşısında gerçekten zayıflamış durumdayız.

 Gün bitip de iş yerinden eve döndüğümüzde televizyonun başına kuruluruz.

Televizyon seyretmekle rahatlarız. Bir kanaldan diğer kanala geçeriz.

Kanal kanal gezerken zamanımızı çarçur ederiz.

Gecenin sonunda bizi oyalayan kanallar yüzünden, boşa giden zamanımızı fark edemeyiz. Kulluğumuzu unutur, namazımızı erteleriz.

Farz namazlarımızı dahi, reklam arasında alelacele kılarız.

Abdest alma şartlarına uymaz, nasıl namaz kıldığımızı bilmeyiz.

Bu arada birçok günah da yüklenmiş oluruz. Ahlaki dejenerasyonu tetikleyen kanallardan etkileniriz.

Günaha davetiye çıkaran kanalların etkisinde kalırız. Ailece izlediğimiz ve aile yapısına uymayan dizilerin etkisinde ailece kalırız.

Çocuklarımızın taze dimağları, zehirli görüntü ve kirli yaşayışların sempatizanı hale gelir. Televizyon kanallarında ne dinimize, ne gelenek ve göreneklerimize ne de insani yapımıza uyan dizilerin gösterimine tepki göstermediğimiz için, zamanla bağımlısı haline geliriz.

Bayanlar genelde pembe dizileri ve evlendirme programlarını izler.

Bu diziler, maalesef ki denetimden geçmeden yayına verilir.

Toplumun temel taşı olan aile yapısını bozmaya yönelik, pembe dizilerde haramın her türlüsü işlenir. Allah’ın müminlere yasakladığı fiiller işlenir.

Karı-koca evli kişilerin dost hayatı yaşadığını gösteren dizileri seyreden Müslüman, hayâ duygusundan aşamalı olarak sıyrılmaktadır.

Oysa hayânın, yani utanma ve ar duygusunun bir Müslüman için, olmazsa olmazlardan olduğunu biliyoruz. “Hayâ imandandır ve hayâlı olan kimse cennettedir!

Hayâsızlık ise kalbin katılığındandır; kalbi katı olan da cehennemdedir!”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?