KAİNATIN MERKEZİNE YOLCULUK

29-01-2015

Kainatın merkezine yürüyoruz. Aslında aynı zamanda, kendi içimize de  dönmüş oluyoruz. Beyti Mamur’un iz düşümünde bulunan Kainatın merkezi Kabe ise, insandaki iz düşümü de  kalbidir. İnsan kainatın merkezine yürür de kalbine yürümez mi?

Yenilenme gayesi bulunmadan çıkıyorsan bil ki bu yolculuk, sana zahmettir. Ama yenilenmek ve temizlenmek gayesi varsa  sende, bu da senin için rahmettir. Dünyanın kirlerinden ve virüslerinden,  arınma vakti geldi. Bilgisayar virüslerden dolayı çalışamayacak duruma gelince, nasıl format atılması gerekiyorsa; aynı şekilde senin de kötülüklerine ve günahlarına, format atma vaktin gelmiştir.

Kalk ve yürü! Kainatın merkezine yürü! Sonsuz bir yolculuk olsun bu. Kabe’nin etrafında dön. Bu yürüyüş sonsuzluğu ifade eden, yedi kez olsun. Atomun çekirdeği etrafında dönen elektronlar gibi dön. Kalbini merkeze doğru çevir. Sakın ola ki kalbin, dünya tarafında olmasın. Merkezden merkeze bir cazibe oluşsun. Merkeze yakın ol ki, merkez kaç kuvveti ile dışarıya yani Dünyaya savrulma! Her dönüşün sonunda,  kalbinin ve ruhunun arındığını hisset!

Artık nereye ait olduğunu hissetmelisin. Kötülüğe, kibre, menfaate, yalana ve hileye ait olmadığını görmelisin artık. Kainatın merkezi ile İnsanın merkezinin buluştuğu anı hatırla ki, senin özün temizlensin.Yaratan ile buluşmuşsan, verdiğin sözü hatırlamalısın. Mahcup bir eda ile verdiğin sözü hatırla! Rabbini hatırla, sonra verdiğin sözü hatırla. Hani demiştin ya ”Evet, sen bizi yarattın. Sen bizim Rabbimizsin.” Ama sonra Hz. Adem’i nasıl ayartıysa şeytan, seni de ayarttı. Hem de defalarca kandırıldın. Ama olsun, Rabbin merhametlidir. Eğer merkezde isen pişmanlığını belirtmelisin. Hatalarını ve günahlarını, tüm samimiyetinle itiraf etmelisin. Günahların için af dilemelisin. Rabbine yalvarmalı, gözyaşı dökmelisin. Mademki merkezdesin, o halde merkezleri buluşturmalısın. Merkezleri Senkron hale getirmelisin. Artık frekansı yakalamalısın. Eğer ki frekansı yakalamışsan, bu frekansı yaşadığın müddetçe unutmamalısın. Kalbini, hep bu frekansa ayarlamalısın. Merkez frekansı, üzerine gelen cızırtıları engellemelisin. Bunun için de, Kur’an ve sünnet filtresini kullanmalısın.

Şimdi de su aramalısın; temizlenmenin ve duru hale gelmenin bitmediğini biliyorsun. Hz. Hacer, nasıl su aradı ise sen de öyle aramalısın. Yana yakıla bir o yana bir de diğer yana gitmelisin. O yanda bulamadıysan bu yana gel. Yok yine bulamadıysan tekrar diğer tarafa dön. Arınmayı sonsuz defa yapmalısın. Ama sen aciz bir varlıksın ve suyu yani temizlenmeyi yedi defa araman seni yaratan tarafından yeterli görülür. Zaten senin O’na koşmanı dahi yeterli gören Rabbin, sonsuz merhamet sahibi değil midir?

Sana sonsuz nimet vereni hatırla ki, sen bir hiç iken sana değer verip yarattı. Seni halife olarak yaratıp meleklerin dahi, imrenebileceği imkanlar verdi. Bu imkanlar için şükretmeli ve feda etmelisin. Sonsuz nimetler karşısında, sadece sembolik bir saç parçası feda etmelisin. Dünya nimetleri ve menfaatlerini, feda edilebileceğini göstermelisin. Sembolik olarak feda ettiğin saç parçasının yerine, en büyüğünü feda edebilmeye hazır olduğunu hissetmelisin. Hz. İbrahim’i de hatırla ki, özlemle beklediği oğluna kavuşurken, Rabbi tarafından oğlunu feda etmesi istenince, tereddüt etmemişti. O halde Dünya çıkar ve menfaatlerini kalbinden atmalısın. Feda etmeyi, Allah rızası olarak bilmeli ve anlamalısın. Kainatın merkezinde, senin merkezin olan kalbin temizlenmişse eğer,  o halde dünya kirlerini, arkada bırakmalı ve temiz bir şekilde Peygamberine koşmalısın.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?