KAYYUMDAN ÖNCE KAYYUMDAN SONRA

06-06-2019

Bir memlekette namuslular, en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette hiçbir olumlu iş yapılamaz diyor İsmet Özel.

Ne de yerinde söylüyor.

Biz sözümüzü yerinde söylemekten çekinmeyeceğiz.

Hakikat zaten ayan beyan. Fakat insanoğlu nankör. Hiç durmadan anlatacağız.

Batman’da doğdum.

Burada büyüdüm.

Çocukluğumda Batman’ı bitmeyen yol çalışmaları… Çöpten geçilmeyen park, bahçeleriyle anımsarım. Tek bir parkımız vardı: Atatürk. Fakat Atatürk mezarından kalksa o ismi değiştirirdi eminim. Zira alakasız bir ideolojinin tüm faaliyetlerinin yapıldığı, enteresan ve asla halkla uyuşmayan heykellerin belediye tarafında dikildiği bir parktı. Lgbt renklerine kadar… Pislikten geçilmezdi. Zaten yetersiz olan yeşil alanların kullanışsızlığı ve çocuklarına nefes alacak alan bırakmayan taş binalarıyla belediye sadece kritik zamanlarda boy gösteren oy devşirme aracıydı. Yıllarca Batmanda soluduğum şeyin oksijen olmadığını ise farklı şehirlerde anladım. Anlayın öyle muhtacız yeşile.

Sonra kayyum efendi geldi. Doğrusunu söylemek gerekirse aynı ümitsizlikle bakıyordum. Ama Batman’a yapılan hizmetler mahcup etti. Yollara yapılan hem estetik hem kullanışlı ışıklandırmalar… Süs havuzları… Parklara ve yollara yapılan temizlik çalışmaları… Zannımca Batman halkının belediye ile tanışıklığı Ertuğ Şevket Aksoy Bey ile oldu. Halk ömründe ilk kez belediyenin şehrin ve gönüllerin imarı için olduğunu gördü. Yıllarca ideolojik sancılarının bir uzantısı olarak gördükleri ve sömürdükleri belediye koltuğunun aslında sadece halk için olduğunu hissetti!

Zira belediye halk içindir.

Halk belediye için değil.

Belediyeler bir partinin liderliğinde var olabilirler. Ama öncelik o partinin sloganik taraftarlığını yapmak olamaz. Olmamalıdır.

Öncelik hizmet…

Öncelik her daim halk olmalıdır.

Ama gelin görün ki ırkçılık ve hamaset öyle büyük illetlerdir ki gözleri kör edebiliyor. Hatta şunu bile dedirtiyor: ‘Biz malum partiye vereceğiz. Ama kayyumdan memnunduk devlet bize kayyum atasın!’

....

Bu yazıyı mısır tarlasına bakan ve henüz bir ilaçlama dahi yapılmayan mahallemdeki evimden yazıyorum.

Uyuyamıyorum ev haşerat dolu.

İlaçlama hak getire.

Yollar kayyum beyden önceki pisliğe dönmüş durumda. İnsanımız ders almadı. Almıyor. Oysa Rad Suresi ‘Bir topluluk kendi durumunu düzeltmedikçe biz onların durumunu düzeltecek değiliz’. Diyor. Anlaşılan halkımız pislikten de, böceklerden de, duygu sömürüsü ile kendilerinden rant ve oy sağlayan bu malum ideolojiden de memnun. Ne söylenebilir bilmiyorum. Ama olan bize oluyor. Oysa hep söylemişimdir. Belediye seçimleri hizmet seçimidir. Ülkemizde durum maalesef farklı. Şöyle ki şu an Mustafa Kemal İzmir’den Ak Parti adayı olsaydı İzmir’i yine CHP alırdı. Ama bakınız koskoca İzmir Büyükşehir susuz. Laiklik su ve hijyen getirmiyor. Her yer çöp. Bir salgın hastalıkta İzmir’in dağlarında açan çiçeklerin kimseye faydası olmayacak.

Önce hizmet efendim!

Ettiğiniz hizmet kadar halktan ideolojinize, partinize saygı ve kabul bekleyin.

Biraz beynimizi kullanalım.

Duygusal ve hamasi tutumların sancısının bedellerini sadece siz değil nesilleriniz öder. Ödüyorda.

Ne diyelim…

Allah yar ve yardımcımız olsun.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?