RİTÜEL DEĞİL, MİSYON...

29-05-2017

Çağımız görüntü çağı olmuş.

Tribünlere oynamak moda olmuş.

Görsellik ön planda yer almış.

Öz yani muhtevanın kaybolduğu bir toplumda ilerleme mümkün olmaz.

“Dostlar alışverişte görsün!” misali; gösteriş için yapıyor, başkası için yaşıyoruz.

Hayatımızın her alanına gösteriş ve riya karışmış.

İyi desinler diye, merttir desinler diye, biliyor desinler diye, kahramandır desinler diye yapmadığımız hareket ve gösteri kalmamış.

Peki, ama neden?

Neden hayatın anlamının farkına varmıyoruz?

Neden yaşamın içinde yer almıyoruz?

Neden gösteriye bu kadar önem veriyoruz?

Hayatımızın gösterişe dönmesi bizi her alanda anlamdan uzaklaştırmıştır.

Bir insan olarak Misyonumuz nedir?

Yaşamın gayesi nedir?

Sorgularından uzak ve hayata yabancıyız.

İnançlarımız ve ibadetlerimiz de gayeden sapmış durumdadır.

Ramazan ayı başladı.

Başladı başlamasına ama geleneksel bir anlayışla devam etmektedir.

Günler geçiyor, yıllar geçiyor ama bizdeki Ramazan anlayışı değişmiyor.

Ramazanı, ibadeti, orucu ve namazı birer ritüelden ibaret zannediyoruz.

Ramazan bizim için oruç, oruç ise sabahtan akşama kadar aç kalmadır.

Peki, gerçekten öyle midir?

Sadece aç kalmak ve gece teravih namazı kılmakla Ramazandaki misyon yerine getirilir mi? Eğer öyleyse bizler çok şanslıyız, ya da bizden öncekiler çok şanssız.

Bizden öncekiler; yemeden yedirenler, giymeden giydirenler, hayatlarını feda edenler misyonlarını yerine getirdiler.

Ramazanda camiler canlanır.

Camilerde teravih namazı kılınır. Lakin kılınan namazın ve caminin misyonu bilinmez.

Camiler ritüel olarak namazın eda edildiği yer olarak bilinir.

Oysa Camiler hayatın merkezidir.

Hayatın anlamı camilerdedir.

Camiler; Cem olma, birleşme, bir olma, diri olma yerleridir.

Camiler sosyal merkezlerdir. Camiler ilim irfan merkezleridir.

Camiler külliyelerin orta noktasında yer alırdı.

Aşhanesi, kütüphanesi, şifahanesi, hamamı, imareti, kervansarayı ve hayatın diğer tüm ihtiyaçları ile camiler hayatın içinde yani merkezinde yer alırdı.

Zamanla misyonundan koparılarak ritüel halinde algılanan ibadethane şekline dönüştürüldü.

Onun içindir ki ibadetlerimizi anlamlandıramıyoruz.

İbadetler şekilden ibaret değildir.

İbadet, kulluğun ifade edildiği, anlamlandırıldığı ve hayata aksettirildiği içeriktir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?