RUHU TAŞLANAN KADINLAR

28-08-2019

 “Ahlak, namus deyince sadece kadından konuşan herkes ahlaksız ve namussuzdur” diyor aşkın, acının ve devrimin kadını Frida Kahlo…
Dünya üzerinde her gün 124 kadın öldürülüyor.
Türkiye genelinde 2010 yılından itibaren 1964 kadın erkek terörü kurbanı oldu. 
Avrupa’da kadınlara karşı şiddeti önlemeye yönelik kuruluş olan Avrupa’da Güvenlik ve İşbirliği Örgütü’nün (OSZE) Combating violence aganist women (Kadınlara karşı şiddetle mücadele) raporuna göre, tüm dünyada 2012’de 43 bin 600 kadın ve genç kız, eşleri, eski sevgilileri, aile bireyleri tarafından öldürüldü.
Mücadelemiz ilk diri diri gömülen kız çocuğundan… 
Ortak işlenen günahın Havva’ya yıkılmasından bu yana sürmekte.
Kadınların ‘şerrinden’ sığınmak için dua eden eller… 
Bu ellerin çoğu kadın...
Cehalet öyle kadim bir put ki nesilden nesile aktarımı hiç de zor olmuyor. 
Taşlanan bedenlerimize Ortadoğu Avrupa’sından bile aşinayken taşlanan ruhlarımızın acısı arşı titretiyor… 
Ruhumuz sancıyor. Erkeğinin, evladının hatası bile kendisine yüklenen… 
Bir şüphe uğruna boğazı kesilen… 
Nikâhlı eş olunca tapusu alınmış muamelesi gören… 
Bir erkek evlad uğruna sekizi boy boy dizilen… 
Eve, evdeki erkek bireylere hizmeti asli vazife gibi görülen… 
Aynı suçun cezası toplum nezdinde erkeğe ört bas edilmek olurken sırf kadın olduğu için cezası ölüm olan… 
Erkeği namussuzlaştırıp tüm namus yükünü kadına sırtlayan… 
Bunun bekçiliğini ise erkeğe yaptıran… Oysa zihnin ve düşüncenin de namusu olduğunu unutan sizler… Daha açık yazarsam bipleneceğimi biliyorum. Tüm gözlerinizi üzerine diktiğiniz, en ufak açığında idam sehpalarına vurmak için tetikte beklediğiniz bu kadınlar size ne yaptı?
Nedir bizlerle alıp veremediğiniz? 
Kadın ve erkek asla eşit değillerdir. 
Kadınlar mucizedir. 
Yapılan bir araştırmada içinde Batman’ında olduğu birkaç Güneydoğu şehrinde şiddetin en az olduğu geçmekteydi. 
Ama ne tezatlıksa yine kadın intihar oranında Batman dünyayla yarışıyor. 
Kimi kandırıyorsunuz. Sizlere acılarımızı ve maruz kaldığımız psikolojik ve sosyolojik şiddeti anlatmak için gözümüz mor mu dolaşmamız lazım. 
Memleketimin kadınları toplum baskısından adli mercilere başvuramıyor. Katlanıyor. 
Sözüm ona sabrediyor. 
Resmi kayıtlar sadece adli başvuruları hesaba katarken şehrin kadınını es geçiyor. Bu araştırmayı yapan ve yayımlayanları anlamam mümkün değil. Belki bedenimiz değil ama her ima, her bakış, her infazla ruhumuz taşlanıyor. İşte bu şiddet kayıtlara geçemiyor. Buna bende dahil. Ne yapsa ayıp olan neredeyse tüm duyguları ukte olarak yaşaması dayatılan şiddete anne karnından maruz kalan bu varlık: Kadın.
Rengi, zevki ve hayat görüşü yok sayılan varlık kadın.
İlahi mucizenin ispatı olan doğurganlığı bile meşru çerçevede ayıp sayılan varlık kadın. Onlarsız bir hiç olduğunuzu bile bile bunu kompleks haline getiren toplum ve erkek. 
Bedeni parçalara ayrılmışken, rızası olmadan bedeninde tasarrufa kalkılırken üzerindeki kıyafeti, gece çıktığı saati, saçı, kaşı, başı konuşulan kadın. 
Şu haberlerde bile katille empati kurarken o kadın ve sevenlerine bir kez daha acı çektiren insanlar. Yapmayın ve dik durun. 
Bu sadist ve anormal ruh hali yaygınlık kazanır ocağınızı söndürür. 
Özgecan, Şule, Emine, başındaki eşarpla boğulan Gülsüm, uzaklaştırma kararına rağmen 20 kez bıçaklanan Tuba ve tüm bu vahşete gözleriyle tanık olan yavrular. Bizi artık öldürmeyin. Ne ruhumuzu ne bedenimizi taşlanmayın. 
Varolmak için bile muhtaç olduğunuz biz kadınların bedenine acıları reva görmeyin! Bizi öldürmeyin!

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?