- 23-03-2022 00:05
- 22-03-2022 21:30
- 4462
Bir Kızılderili atasözü vardır.
“Eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir.”Kızılderili’lerin bu görüşlerinde ne kadar isabetli oldukları ortada.
Gerçekten dünyanın neresinde bir kargaşa olmuşsa kesinlikle içinde Amerikan parmağı vardır. Malum Amerikalılar İngiliz yönetimindeki Avrupalı mahpushane suçlularının torunları. Amerikalılar; Emperyalist, sömürgeci, açgözlü doyumsuzlar.
Şimdi “Rusya ile alakası ne?” diye soracak olursak, ben derim ki bu savaşın gerçek sorumlusu Amerika… Neden mi çünkü “Kızılderililer öyle söylüyor!
Asıl mesele “NATO”… Yani “Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü”.Uluslararası askeri ittifak… 12 ülkeden oluşmuş. Sonrada n 18 ülke daha katılmış. En büyük görevleri “herhangi bir dış güçten gelebilecek saldırıya karşı ortak savunma yapmak” Tabi bu meselenin görünen kısmı. Bir de buz dağının asıl görünmeyen kısmı var.
Asıl amaç “Amerika Dünya İmparatorluğu ”nu kurmak. Dünyanın milletlerini köleleştirmek… Tabi modern bir şekilde. Çağdaş kölelik…
Peki! Rusya kim? O da “Dünya Liderliği için oynayan bir diğer güçlü ülke. Biri Demokrasiyi getirmek için, diğeri Komünizmi getirmek için ama aynı ittifak içinde yıllarca dünya milletlerinin kanını akıttılar. Ve sonunda dünyayı kendi aralarında paylaşarak her ikisi de “Halkların özgürlüğü” adı altında milletleri sömürgeleştirdiler. Tabi ki kuklalar kullanarak.
Bir zamanların güçlü iki ülkesi Doğu Bloku ve Batı Bloku olarak dünya ülkelerini kendi aralarında paylaşmışlardı. Çünkü 2. dünya savaşında müttefiktiler. Sonraları madde ve paranın gücü galip gelince komünizm felsefesi iflas etti. Maddeperest, deist ve Emperyalist Amerika tüm dünyanın hâkimiyetini ele geçirmek için Birleşmiş Milletler ve NATO gibi kurduğu güçlerle kendilerine boyun eğmeyen ülkeleri terbiye ediyor.
Aslında “NATO” Amerika’nın kendi çıkarları için kullandığı kolluk kuvveti.
İşte tam da bu nokta da Rusya ve Ukrayna savaşı patlak veriyor. Çünkü Ukrayna NATO’ya katılmak istiyor. Bu da Rusya’nın çıkarlarına ters düşüyor. Bir başka deyişle; Amerika’nın bugüne kadar hem ekonomik, hem siyasi ve hem de askeri güç olarak kendine bağladığı eski SSCB ülkesi olan Ukrayna’yı NATO adı altında kendine bağlamak istiyor. Böylelikle Rusya sınırlarına güçlerini ve askeri kuvvetlerini yerleştirecek. Üstelik Rusya’nın buna göz yummasını istiyor. Böylece binlerce kilometre uzakta olduğu Rusya ya bir anda komşu olup ona tehdit oluşturabilecek, gerektiğinde saldırabilecek…
Bunu hangi onurlu, şerefli ve güç sahibi ülke kabul edebilir? Tabi ki hiçbir ülke kabul etmez. Etmemelidir de…
Aslında bundan önce de Amerika her türlü varlığıyla Ukrayna’ya zaten yerleşmiş ve ipleri eline almış durumda. Ama bununla da yetinmeyip Ukrayna üzerinden Rusya’nın sınırına yerleşmek ve ona tehdit oluşturmak istiyor.
Rusya bunu kabul edebilir mi? Eğer gücü varsa tabi ki kabul etmez. Ülkesinin Amerikan tehdidi altında olmasına müsaade etmez. Aynı şekilde diğer SSCB ülkelerinin veya kendisine komşu olan ülkelerin NATO’ya girmelerini kabul etmez. Edemez. Çünkü bu ülkelerin NATO’ya girmeleri demek, Amerikan tehdidinin Rus sınırına taşınması demektir.
Meseleye bu şekilde bakıldığında Ukrayna ve diğer komşu ülkelerin NATO’ya girmemeleri için Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi, yarın NATO’nun kendi sınırına yerleşip kendisine savaş açmasının öncesinde aldığı en doğru ve yerinde bir karardır.
Amerika’nın tüm güçleriyle Rus sınırına yerleşip kendisine tehdit oluşturmadan Rusya’nın cesur davranıp zaten kendi ülkesi olan Ukrayna’ya girmesi, kanımca yerinde olmuştur.
Ayrıca Amerika’nın Ortadoğu’da sınır komşusu bile olmadığı ülkelere okyanus ötesi saldırılar düzenleyerek, öyle veya böyle, bu ülkeleri işgal etmesi veya askeri güç bulundurması kabul edilemez bir gerçektir.
Amerika; geçtiği her yeri kendi emperyalist çıkarları için ateşe vermekte, halkı kırıp geçirmekte, ülkelerin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini gasp etmekte, kendi refahlarını bu halkların kanını emmekle elde etmektedir.
Bunun örnekleri sayısızdır. İşte Vietnam ve Latin Amerika ülkeleri, Arap ülkeleri, Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye ve bunlar gibi onlarca ülke…
Hepsini de “Demokrasi getirme” adı altında işgal etmiş, ülkelerin her türlü zenginliklerini ele geçirmiştir. Ülkemizin NATO üyesi bir ülke olmasına rağmen Amerika’nın hem Suriye ve hem de Irak sınırlarımızda bulunması bizler için güven vermemektedir.
Şu kadarını söyleyeyim; Amerika’nın sınırlarımıza yerleşmesi ülkemiz ve milletimiz için “Moğol Saldırılarından” çok daha büyük bir tehlikedir. Ve onlar orada kaldıkları müddetçe de bizlerin rahat etmesi, güven içinde olması mümkün değildir.
Özgür ve bağımsız bir ülke olmak için öncelikle fikri ve düşünsel, akabinde ekonomik, siyasi ve askeri bağımsızlık elde edilmelidir. Çünkü Ekonomik ve askeri bağımsızlığını elde edemeyen hiç bir ülke gerçek anlamda bağımsız olamaz.
Bu nedenle Amerika’nın kendi sınırlarına çekilmesi, dünya ülkelerinin barış içinde kardeşçe yaşaması için önemlidir. Bundan önce savaşan diğer ülkelerde de olduğu gibi bu savaşın asıl müsebbibi Amerika’dır.