Şeytani Plan

Şeytani Plan

Tarih boyunca birçok halk, kendi topraklarından zorla çıkarılarak mülteci durumuna düşürülmüştür. Ancak Filistinlilerin yaşadığı trajedi, modern dünyada eşine az rastlanır bir insanlık dramı olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyonist ideolojinin temel hedeflerinden biri, Filistin topraklarını Yahudiler için "ulusal bir yurt" haline getirmek olmuştur. Bu hedefe ulaşmak için uygulanan yöntemlerden biri de Filistinlilerin zorla tehcir edilmesi, yani kendi topraklarından sürülmesidir. Bu plan, özellikle 1948'deki Nakba (Büyük Felaket) sürecinde kitlesel bir şekilde hayata geçirilmiş ve yüz binlerce Filistinli evlerini terk etmek zorunda kalmıştır.

Siyonizm, 19. yüzyılın sonlarında Avrupa'da yükselen milliyetçi akımların etkisiyle ortaya çıkmış bir ideolojidir. Theodore Herzl gibi öncüler, Yahudilerin bir devlet kurması gerektiğini savunmuş ve bu devletin Filistin topraklarında kurulmasını hedeflemiştir. Ancak bu topraklar, o dönemde çoğunlukla Filistinli Araplar tarafından iskân edilmekteydi. Siyonist liderler, Yahudilerin bu topraklara yerleşebilmesi için yerli halkın (Filistinlilerin) bölgeden uzaklaştırılması gerektiğini düşünmüştür.

Bu düşünce, zamanla sistematik bir plana dönüşmüştür. 1947'de Birleşmiş Milletlerin Filistin topraklarını bölme planı (BM Paylaşım Planı), Siyonistler için bir fırsat yaratmıştır. Plan, Filistin topraklarının bir kısmını Yahudi devleti, bir kısmını da Arap devleti olarak ayırmayı öngörüyordu. Ancak Siyonistler, bu planın ötesine geçerek tüm Filistin topraklarını kontrol altına almayı hedeflemiştir.

1948 yılında İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte, Filistinliler için büyük bir trajedi başlamıştır. Siyonist milisler, Filistin köylerine saldırarak binlerce insanı katletmiş, evlerini yakıp yıkmış ve yüz binlerce Filistinliyi topraklarından sürmüştür. Bu süreçte, Filistinliler Ürdün, Mısır, Lübnan ve Suriye gibi komşu ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır. Bu kitlesel göç, Filistinliler tarafından "Nakba" (Büyük Felaket) olarak adlandırılmıştır.

Nakba, sadece fiziksel bir yer değiştirme değil, aynı zamanda Filistinlilerin kimliklerinin, kültürlerinin ve tarihlerinin de silinmesi anlamına gelmektedir. Siyonistler, Filistinlilerin geri dönüş hakkını engellemek için sistematik bir politika izlemiş, Filistin köylerinin isimlerini değiştirerek bu topraklara Yahudi yerleşimcileri yerleştirmiştir.

1948'de başlayan tehcir politikaları, günümüzde de farklı yöntemlerle devam etmektedir. İsrail, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki Filistinlilere yönelik baskıcı politikalarını sürdürmekte, evlerini yıkmakta ve yerleşim birimleri inşa etmektedir. Özellikle Doğu Kudüs'teki Filistinliler, sistematik bir şekilde evlerinden çıkarılmakta ve bölgenin demografik yapısı değiştirilmeye çalışılmaktadır.

Ayrıca, Gazze Şeridi'nde uygulanan abluka, Filistinlilerin yaşam koşullarını dayanılmaz hale getirmekte ve birçok insanı bölgeden göç etmeye zorlamaktadır. Bu politikalar, Siyonistlerin Filistin topraklarını tamamen Yahudileştirme hedefinin bir parçasıdır.

Filistinlilerin yaşadığı bu büyük haksızlık karşısında uluslararası toplumun sessiz kalması dikkat çekicidir. Birleşmiş Milletlerin Filistinlilerin geri dönüş hakkını tanıyan kararlarına rağmen, İsrail bu kararları görmezden gelmekte ve uluslararası hukuku ihlal etmeye devam etmektedir. Batılı devletlerin çifte standartlı tutumu, Siyonistlerin insanlık dışı politikalarını destekler niteliktedir.

Filistinlilerin tehcir edilmesi, Siyonist ideolojinin en karanlık yüzünü ortaya koymaktadır. Bu plan, sadece bir toprak meselesi değil, aynı zamanda bir halkın kimliğinin, kültürünün ve tarihinin yok edilmesidir. Bugün, Trump’ın dile getirdiği plan Siyonistlerin planı olup; Trump figüran rolünü oynamaktadır. Bu Şeytani planı daha önce de görmüştük. Dolayısıyla bu Şeytani planlara yabancı değiliz. Siyonizmin, Dünya’nın başına daha fazla bela olmaması dileğiyle…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ