TÜRKİYE POZİSYON MU DEĞİŞTİRİYOR?

22-02-2016

Ortadoğu’da yeni oyunlar oynanıyor. Her ülkenin çıkarları farklı, her ülke başka oynuyor.

ABD Türkiye ile müttefik olmasına rağmen, her durumda pozisyon değiştiriyor.

Her duruma göre farklı taktik uyguluyor.

Rusya, İran, Çin karşı cephede Esed’i koruma ve kollama için birlik olmuş, hep birlikte saf almışlar. Oysa Türkiye’nin yanında ne ABD ne de AB duruyor.

Türkiye’nin içinde milyonlarca mülteci var ve bunlar hem siyasi risk hem de mali yük oluşturmaktadır. Bu riski ve yükü ne AB ne de ABD paylaşıyor.

ABD Türkiye ile ilgili kararlarda bir ileri iki geri davranarak sonuçta Türkiye’nin aleyhinde davranıyor.

Peki, bu durumda Türkiye pozisyon mu değiştirecek? Türkiye mutlak müttefiklik yerine duruma göre pozisyon mu alacak?

Türkiye, ABD’nin kendi aleyhine yaptığı söylemlere ve aldığı kararlara karşı farklı hamleler mi gerçekleştirecek?

İncirlik üssü gibi ABD’nin konuşlandığı yerlerden ABD’yi kısıtlayacak mı?

Kürecik gibi NATO’nun silahlarının olduğu yerlerde silahların sökülmesini mi talep edecek?

Yani, Türkiye ABD ve AB’ye ya müttefik olduğunuzu ispat edin veya ben de yaptığınız ikiyüzlülüklere karşı pozisyon geliştireceğim demeye mi getirecek?

Türkiye’de şu anda 3 milyon’un üzerinde mülteci var. Türkiye AB ve ABD’nin düşmanca tavırlarına karşı neden tek başıma bu kadar mülteciyi barındırıyorum biraz da siz barındırın diyebilir.

Hatta Türkiye mültecileri karayolu, havayolu ve denizyolu ile Avrupa ve Amerika’ya taşıyabilir.

Ülkemde barındırdığım mülteciler bana siyasi risk oluşturuyor ve siz de seyirci kalıyor hatta destek çıkıyorsanız biraz da siz ceremesini çekin şeklinde de hareket edebilir.

Türkiye’nin yapacağı şeyler her durumun karşısında duruma uygun pozisyon almaktır.

İran ve Rusya menfaatleri olduğu için her durumda Esed’i destekliyorsa ve ABD de bazen bu Ülkeler ile bir araya gelip anlaşıyorsa neden Türkiye ABD’ye mahkûm olsun?

Türkiye’nin ABD yerine komşu ülkelere yakın olması daha iyi değil mi?

Her ne kadar komşu ülkelerin hoş karşılanmayan politikaları olsa da uluslararası ilişkilerde reel pozisyonlar benimsenmesi gerekmiyor mu?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?