Yazının Tarihi

Yazının Tarihi
26-04-2023

Yazı, bilgeliğin yolunu açan bir araçtır. Sümerler, 6.000 yıl önce Mezopotamya'nın güneyinde ortaya çıkan ilginç bir medeniyetti.  Tarımla uğraştılar bolluk ve refah elde ettiler. Çok gelişmiş bir medeniyet yarattılar, tarımın gelişmesiyle yazı ortaya çıktı   (MÖ 3500)  ve daha yüksek bir kültürün doğmasına neden oldu. Yazı, ekonomik yapılarını güçlendirdi ve güçlü imparatorlukların ortaya çıkmasına neden oldu.                                                          

Sümerliler tarımsal ve hayvancılık faaliyetlerini kaydetmekte ve ülkelerini yönetmekte zorluk çekiyorlardı. Yazı, büyük bir ihtiyacın ürünüydü ve onların kurtarıcısı oldu. Sümerliler, üçgen bir çubukla belirli semboller ve şekilleri kil tabletler üzerine çizmeye başladılar. Bu şekiller çivileri andırdığı için bu yazıya çivi yazısı denildi. Mezopotamya'da güvercin ayağı kumda çivi yazısına benzer izler bıraktığı için güvercin kutsal kabul edilirdi.

İnsanlar öykülerini, şarkılarını, türkülerini, ninnilerini, mitlerini, miraslarını sözlü olarak yüzlerce yıl aktardılar ama yeterli değildi. Yazı büyük bir ihtiyaçtan doğmuş, bilgi bu şekilde nesilden nesile aktarılmış ve kaydedilmiştir. Son 50 bin yılda DNA'mızda ciddi bir değişiklik olmadı, yazı beynimizde depolanan bilgide bir patlamaya neden oldu ve insan zekâsı gelişmeye başladı.

Atalarımız yazıyı icat ettikten sonra bilgiyi saklamanın, iletmenin, biriktirmenin incelikli türlü yollarını öğrendiler. Mezopotamya'nın kil tabletleri, Mısır’ın papirüs ruloları, İskenderiye parşömenleri, Çinlilerin bambu yazmaları, kitaplar, e-kitaplar ve dijital dünya gibi farklı yazı biçimleri,  bilginin kronolojisini oluşturdu.

 Mısır, Yunan, Latin, Hint gibi tüm yazı türleri, Sümer kaynağından beslendi. Dünyanın en başarılı yazısı Latin yazısıdır, Latin alfabesi yazının zirvesidir. Binlerce yıllık devinim içinde yazı, teknolojik gelişmelere paralel olarak yerini aldı.

Yazı ile birlikte tarihteki ilk okullar Sümer'in Uruk kentinde (MÖ 2500) kurulmuştur. Eğitim Ziggurat'ların orta katlarında veriliyordu ve ilkokullar ücretliydi. Sümer’de Zigguratlar ayrıca kütüphane olarak da hizmet veriyordu, ancak ilk kapsamlı kütüphane  Ninova Kütüphanesi İkincisi ise İskenderiye Kütüphanesidir.  Bu Bilgi Evleri, zamanın filozofları için cazibe merkezleriydi.

 Yazı küçük bir elitin elindeydi:  rahipler, memurlar, kâhinler, saray yetkilileri, kâtipler ve din adamları. Ülkeler yazı kullanılarak yönetiliyordu. Okuma-yazma bilen sayısı çok azdı, Sanayi Devrimi ile birlikte okullar açıldı ve insanlar okuma-yazma öğrendi. Sonuç olarak, insanlık ileriye doğru büyük bir sıçrama yaptı.

Voltaire, yazıyı  "sesin resmi" olarak tanımlamıştır. Orta Çağ'da parşömen ciltlenerek kitaplara dönüştürüldü ve dünya dönüştü;  bu yazı ile gerçekleşti. Yazı, bilginin taşıyıcısıdır ve modern toplumlar yazı temelinde yükseldi.

En uzun yazı dönemi Papirüs ve Kil Tabletler dönemiydi. Tabletler ve Papirüs yarıştı, nihayetinde Papirüs'ün mürekkebi galip geldi. Mürekkep, yazının en önemli yönüydü ve bugün elektronik mürekkep üstün gelmekte. Bilim adamları "yazmanın insanlığı aştığını" söylüyor. Bunun nedeni, bilgisayarların programlama dillerini ve kodlarını kullanarak insanlara ihtiyaç duymadan inanılmaz bir hızda birbirleriyle iletişim kurmalarıdır. İnsanlık ilerlemeye, elektronik bir toplum inşa etmeye ve geleceğini yapay zekâ ile yazmaya devam ediyor. Yazma, programlama, kodlama ve yazılım bu süreçte çok önemlidir.

Gutenberg, 1452'de matbaayı icat etti ve bir daha asla kapatılmayacak şekilde bilimsel, politik, dini, ekonomik ve felsefi ilerlemenin yolunu açtı. Bizler, 5.000 yıl boyunca biriken ve çoğalan bilginin ürünleriyiz. Yazmak, insan ilerlemesini yönlendirmeye devam ediyor. Yazmak bizim için önemlidir, çünkü duygularımızı yazma eylemi, depresyonun üstesinden gelmemize ve bağımsızlığımızı güçlendirmemize yardımcı olur. Çocuklara entelektüelliğin zirvesinin yazma pratiği olduğunu tavsiye edelim. Bir günlüğe yazın, hikâyeler yazın, masallar yazın, romanlar yazın ve yazmaya devam edin.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?