AV. MURAT ÇİÇEK’TEN CEVAP VAR

31-07-2018

AK Parti Batman Milletvekili Adayı Av. Murat Çiçek, 31.07.2018 tarihli “Atanmışı Seçmek” başlıklı cevap verdi.

Yanıt hakkı saklı olduğundan, hiçbir cümlesine karışmadan, olduğu gibi yayımlıyorum.

Geçtiğimiz günlerde kayyumluk ve siyaset üzerine bir yazı yazıp değerlendirmelerde bulunmuştum.

Sağolsunlar Batman Sonsöz Gazetesi yönetimi facebook’ta yazdığım yazıyı haberleştirip, kamuoyunda tartışılmasını sağlamışlardı.

Güzel tartışmalar, yorumlar ve eleştiriler de aldım.

Ancak Sonsöz Gazetesi’nin yazarı olan Ubeyd Baş, normalde çok iyi kullandığı ironi sanatını ilk defa yerlerde süründürmüş. Bir fikrin uğrayabileceği en zalim muamele, o fikre basit kelime oyunları ile müdahale etmek ve amacından saptırmaktır.

Daha yazısının başında saptırma yapmış arkadaşım.

Ben yazımda Batman Belediyesini AK Parti kazanacak iddiasında bulunmadım.

AK Parti’nin adayının siyasetçi ve partinin içinden birisi olması gerektiğini savundum o kadar. Son seçimin Batman merkez sonuçlarına baktığımızda HDP’nin merkezde halen çok güçlü olduğunu gördük ve biliyoruz zaten. Ama ben yine de AK Partinin kazanması gerektiğini savunur ve isterim.

Bunun Batman’ın yararına olacağını da içten inanıyorum. Bu düşüncemi  “genel seçimden aldığım gaz” olarak nitelemek birinci ucuzluk olmuş.

Gelelim Ubeyd’in yazısındaki diğer çelişkilere;

Birincisi siyaset hedef ister. Seçim propagandamızda Cumhurbaşkanımızın %75’lerle seçilmesi gerektiğini söylemek, bunu dilemek, tabanımızı motive etmek, arkadaşımıza “siyaset sarhoşluğu” olarak görünmüş.

Ben özel sohbetler dışında hiçbir konuşmam da şu kadar oy alacağız demedim.

Ama almamız gerekir, almalıyız dedim.

Mesela Cumhurbaşkanımızı %75’lerle seçmeliyiz dedim. Mesela AK Parti Türkiye’nin birinci partisidir, Batman’ın da birinci partisi olması gerekir, bunun için çalışmalıyız dedim. Bu çok doğal bir durum.

Sanırsın ki milletvekili adaylığı evinde oturup çiçek sulamak gibi bir şey.

Kendisi evde oturup dünyayı kurtardığı için, siyaseti de öyle zannediyor.

Hedef koyacaksın, seçmenini motive edeceksin, elinden geleni yaptıktan sonra da sonuçlara saygı göstereceksin.

Bu, siyasette çok doğal bir durum.

Seçim esnasında “Şeyhlerden, aşiret reislerinden ve imamlardan el almak” terimini kullanmış arkadaş.

Şimdi insan kendi toplumundan uzak yaşayıp bu toplumun hukukuyla ilgisiz olunca, haliyle toplumsal kurumlara ve toplumun unsurlarına da uzak kalıyor.

Ben hayatımın hiçbir safhasında şeyhler, aşiret reisleri ve imamlara karşıt bir pozisyon almadım.

Bu konuda kendimle çeliştiğim bir durum yok.

Bu toplumun içinde yaşayan, hataları ile sevaplarıyla bu toplumun ana kurumlarından birini dolduran bu şahsiyetlerin varlığını, etkisini inkar etmek, onları küçümsemek bana hiçbir zaman bir marifet gibi görünmedi.

Hele hele entelektüelliği hiçbir zaman kendi toplumuna düşmanlık olarak algılamadım. Aksine toplumun tuğla örülü bir duvardan ibaret olduğunu farz edersek, Kürt ve Arap Müslüman toplumunda o duvarın en kritik noktalarına şeyhleri, begleri, imamları ve aşiretleri yerleştiririm.

Bazı kötü istisnalar bunların hiçbirinin önemli tarihsel ve toplumsal rollerini gölgeleyemez. Tüm bu gerçekliği görmezden gelerek siyaset yapmak ise fanteziden öteye geçemez. 

Hele ki bu bölgenin aşiretler tarihini bilmiyorsan, zaten siyaset de yapma.

Oy istemek, ben falancanın kapısını çalmam lüksü vermez size.

Oyu herkesten isteyeceksiniz ve herkesin elini sıkacaksınız.

Ubeyd kusura bakmasın ama İslam sonrası Güneydoğudaki Kürt ve Arap tarihi, kısaca aşiretler, şeyhler ve imamlar tarihidir. Ubeyd’in onları küçümseyen, dışlayan bu yazarlık tavrı ise, CHP’nin Recep Peker Dönemi, Cumhuriyet Gazetesi yazarları tavrıdır.

CHP Sekülerizminin zımni meyveleri, en çok da kendi yaşadığı topluma yabancı böyle arkadaşlar yetiştirmektir. Bu arada uzatmadan teorik bir parantez açayım.

Feodalite eski bir siyasal düzendir ve asla savunmam.

Ancak, Türk ve Kürt solunun aksine feodal siyasi düzen olarak benim aklıma şeyhler, aşiretler ve imamlar gelmez.

Feodalite günümüz koşullarıyla ifade edildiğinde, yeniden yorumlanabilir bir hal almıştır. Modern yönetim tarzının yöneticisi olan bir vali de feodal bir düzen kurabilir.

Mesela 90’ların meşhur valisi Salih Şarman küçük bir feodal düzen kurmuştu Batman’da. Bu, apayrı bir tartışma konusu olduğu için burada keseyim.

Kayyumluk mevzuuna gelince;

Evet kayyumlar merkezi hükümetin, bakanların, valilerin, siyasetçilerin ve büyükşehir belediyelerinin desteği ile başarılı oldular fikrimin arkasındayım.

Ubeyd diyor ki “neden aynı destek HDP’li belediyelere verilmedi. Asıl sorun bu değil mi diyor” özetle.

Kardeşim devlet doğru ya da yanlış kendisi el koydu ve kendisi yönetti.

20 yıllık açığı kapatmak için tabii ki ekstra çaba harcadı.

Bu işin sevabı da günahı da devletin ve merkezi hükümetindir.

Bir de HDP’li belediyelere gelen bütçe ile başka partili belediyelere nüfus oranına göre gelen bütçe arasında hiçbir fark yokken HDP neden hizmet yapmadı?

Bunu sorgulayacağına, neden devletin çabasını sorguluyorsun?

Sen de biliyorsun ki o belediyeleri HDP değil, seçilmiş belediye başkanları değil, PKK’nın kendi kayyumları yönetti.

HDP’li Belediyelerin bütçeleri nasıl çarçur ettiğini, üstüne bir de kayıt dışı bütçeler oluşturduklarını sağır sultan bile bilirken, neden o dönem merkezi hükümet onlar için ekstra bütçeler harcasın?

Maaş mevzusuna gelince;

O dalga geçtiğin siyasetçiler, imam ve şeyhler karşılıksız olarak bu toplumun bütün sorunlarında, acısında ve sevincinde varlar zaten.

Yüzyıllardır karşılıksız emek veriyorlar.  Birkaç kötü örnek yüzünden fikir toptancılığı yapmak senin entelektüel bakışınla örtüşmez.

Belediyelerin HDP’nin daraltılan siyaset alanına alternatifliğinden bahsetmiş Ubeyd.

Çözüm süreci ve sonrasında yaşananları hepimiz gördük ve izledik.

Devletin ve hükümetin HDP’nin siyasal alanını tarihte görülmediği kadar genişletmesine rağmen, PKK’nın bizzat HDP’nin siyaset alanını nasıl daralttığında şahit olduk.

Dolayısıyla sorunun kökenini görmezden gelen bu kolaycı yaklaşımı da ucuz kaçmış.

Kayyum Belediyesine olan eleştirilerimi merak etmiş. Ben yazımda gerek görürsem eleştirilerimi yazarım demiştim.

Kendisinin merak etmesi, şu an için yazmamı gerektirmiyor.

Eleştirilerimi fırsat bulursam öncelikle muhataplarına, eğer bir sonuç alamazsam o zaman kamuoyuna açık yapmayı düşünüyorum.

İktidar partisi Batman milletvekilleri ve hatta bakanları, ne hizmet sundu bu memlekete?” diye sormuş.

Bir dönem kendisinin de il yöneticiliği yaptığı bu partinin Batman’a ne hizmetler yaptığını benden çok daha iyi biliyor aslında.

Yazısının sonunda mealen diyor ki “sen de ben de biliyoruz ki halk hizmete göre değil siyasal tercihlerine göre oy veriyor. Çünkü toplumumuz halen normalleşemedi” diyor. Ben de şunu ifade edeyim;

Halk tercihini hangi saikle kullanırsa kullansın, bizlere saygı duymak düşer.

Buna eyvallah. Ama kardeşim, HDP’nin siyaset alanının genişlemesi gerektiğini öne sürerken, bizim AK Partili siyasetçinin siyaset alanını neden daraltıyorsun?

Neden tüm siyasetçileri toptancı yaklaşımlarla aşağılamaya çalışıyorsun?

Neden bize siyaset dışı aday öneriyorsun? İşin ilginci senin gibi oturduğu yerden sürekli partimize sallayan adamlar, partimize aday öneriyorlar.

Toplum olarak siyaseten normalleşmemizi istiyorsan, siyasetin saygınlığını arttırmamız için kalem oynat ki biz de senden ilham alalım. ‘Bir kere de kayyum aday olsun ne olacak? Nasıl olsa kaybedeceksiniz’ özeti ve ironisi kalem oynatmak değildir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?