‘Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür.’
İbni Haldun
Hepimizi ve insanlığı açlık değil tokluk öldürecek...
1 kg turp/Trump 3 dolar, 1 dolar 12 lira,1 Euro 17 covit19, bir öpücük 15.000 bitcoin.
Gel vatandaş, gel. Aşka gel, aşka...Hava, su, yaşam ve hatta ölmek bile parayla iken bedava olan tek şey sevmek ve sarılmak. Aşk kıymet bilene, bedava.. Savaşlardan, kıtlıklardan her şeyden çok cesaret isteyen ve bedava olan tek şeydir aşk... Çünkü kimse kalbinize hükmedemez.Kalp her zaman asidir isyankardır, zalime ve kötüye. Cesaretin var mı aşka ya da isyana. Ama unutma ikisi de yürek ister. O da sende var mı bilinmez.
Bir tarafta çocukları için kolundaki bilezikten ve kıçındaki tek taştan ödün vemeyen bayan hanımefendi.Öte yandan çocukları aç kalmasın diye bir kolunu kesen anne. Sol yanımda arabası çizildi diye oğluna küfreden bir baba.Sağ yanımda okul okusun diye bisikletini feda eden bir baba...
Sekiz koyun çifliğim olsaydı, elbette koyunlarımı sayardım her gece yatmadan Sensizlik uykusuna. Sütyenim olsaydı sütyenimden paralar çıkaran mendebur bir teyze olurdum elbette. Pembe donum olsaydı, Dünya Merkez Bankası fonundan feodal egemen erkek dijital bir dünya basardım sana.Hatta işin sonunda karşılıksız para bile çıkarırdım sana donumdan. Gelenek böyle, görenek böyle diye. Ve dahi fakirlikten, fukaralıktan sırf teşhircilik olsun diye.İşte ben de laf olsun torba dolsun halamın bıyığı olsa amcan olurum diyenlerden değilim Ben..
Ben, ben, ben, ben çok yaşasın ben....
Hem maçın sonucu ne olursa olsun gol atınca sevinen bir San Marino takım oyuncusu da değilim. Para kokusuna günlük yüz lira yevmiyeyi alınca bayılan bir işçi de değilim...Sümüklü bir iki bacağa ayılan bir ikoncuk hiç değilim.Kim olduğumu merak ediyorsan Da Vİnci'nin şifrelerine bak. Ya da ben sana anlatayım ama sen yine de anlamayacaksın o da başka bir Tahir'le Zühre meselesi. Ben bir, ayakkabi sapığı sosyoayakkabipat uzmanı neo narsizm koleksiyoncusuyum çıplak ayakla dolaşan aç Heidi bebelerine inat.Hikmetlerini bilmem; lakin ABD'de nedense ölenlerin yüzde yetmişinden fazlası zenci kardeşlerin ve diğer kalanların çoğunluğu da fakir beyaz kardeşlerin olmuş da bana ne? Ben bir elimde ayna, bir elimde cımbız umurumda dünya.Her yıl iki milyon insanın açlıktan ölümü, 200 bininin de sussuzluktan ölmüş benim meselem değil tıpkı "Tahir'le Zühre Meselesi"nin benim meselem olmadığı gibi.Her ne kadar Müslüm Baba bu mesele, benim meselem dese de. Ben golf sahamdaki yedi mahalleyi doyuran suya bakarım zalim dünya. Postmodernizme inat, postmodern corona dünyanın sahibiyim ben ve emrediyorum sonbaharda bahar gelecek dünyaya. İktidarsızlık günlerin sona erdi yaşasın, oleeeey... Yeni Dünya düzeni geldi, eskiler çöpe... Sen çok yaşa teknopaşam, kahrolsun faşizm, yaşasın Teknorasi. Ben yüz gbayt-başılıktan bin-megapiksel-başılığa terfi eden karışık pizza usulü yapay zeka, genel megabayt komutanı mikroçip Necdet. Emir ve görüşlerinize hazırım efendim... Para isteseydim sana gelirdim. Ölüm isteseydim kara bir tren istasyonuna, aşk isteseydim Necla'ya giderdim elbet;ama size geldi teknopaşam. Sen çok yaşa....
2.3.4.5..6.7.8.910.11........101.102.103...............
Mavi
Kırmzı
Sarı
Siyah....
Her renkten ayakk-abilerim/pauçlarım. Hayatta olan olmayan bütün renklerden. Ben her gün oyunlar oynarım. Kahperenkli gecelerin koynunda uyur, kahpece vurulmuş bir garibin babasının masasında okeye döner, Uyanırım. Çin işi Bizans işi, G bilmem kaç işi her türlü oyun fırıldak mevcuttur ben de. Senin gibi canlı veya ölü bütün papuçlarımla oyun oynuyorum her gün. Senin yedi yaşında iki sene boyunca giydiğin bir gizlavitin verdiği mutluluğun yüzde biri gülümseme vermeyen ölü papuçlarım. Papuçlarımla evde oyun oynuyorum bir gecenin yarısı. Sensizliğe mutluluk oyunu... Belki de Mutsuzluk oyunu. Ama senin mutsuzluğun hep benim mutluluğum... Ve derin bir ahla içime dolan pişmanlık.. Zamanım varken ölüme hiçbir sevdiğime koşamadığım papuçlarım. Hiçkimseyi mutlu etmeye koşmayan papuçlarım. Bir garip gurebaya merhem olmayan ne idüğü belirsiz köpekleşmiş köle papuçlarım... Bencil, narsist, egoist ve harakiriye duran, bir yudum insana inat; ölüm kokan papuçlarım.. Şimdi yetim ve öksüz sevdiklerime götürmekten bile aciz papuçlarım.... Ölüm onların peşinde onlarsa hala neyin peşinde olduğu belli olmayan alçak papuçlarım.... Oturmuşum karantinamda, papuçlarımın mezarı başında. İki ayağı olmayan mutlu insanların hâlâ, nasıl mutlu olabildiğini hayal ediyorum kahrolası mezarlık bekçisi papuçlarımla....Ben kim miyim, çok mu merak ediyorsun hâlâ?Ben pişmanlıkların emzirdiği gayrı meşru bir çocuğum. Ben elimdeki silahı evde yalnızlıktan sıkılan kafama belki de az sonra sıkacak para içinde yüzen vicdansızlığın evladıyım.Ben aşksızlıktan, sensizlikten bıkmış usammış ama kahrolası gururumdan ve aramızdaki dağlardan sana gelmeyen kibrin zirvesi sensizliğin zırvasıyım. Mutsuz, suratsız, vicdansız,aşkı ve hiçbir dostu olmayan insanlığın başına bela lanet olası gerçek bir virüsüm... Neyse boşver beni ben yedi bıçak darbesi ve sekiz kurşunla 08.07 treninde ölmesi gereken biriyim. Neyse artık lafı uzatmanın da anlamı yok i, kim olduğumun da. Cesedimin başında bir mektup bulacaksın nasılsa az sonra merak ettiklerinin devamını orda bulursun.
Artık geriye sayım başlasın bir,ikiii,iki buçuk.....
Ha unutmadan sana son sözüm benim gibi bir canavar bile vicdan muhasebesindeyse artık şapkanı önüne koy. Kıbleni ve kalbini dosdoğru düzelt, aşka dön. Bil ki ne yaptıysan kendi ellerinle yaptın,her yıl iki milyon insan açlıktan, iki yüzbin kişi de sussuzluktan ölürken senin tokluğundur bugünlerin tek sebebi,virüslerin tek mucibi. Unutma ki senin sığınacağın tek liman ve tel yardımcın aşktır Ve dahi gerçek kıble de gerçek dost sadece aşktır...