İNTİHAR MI? CİNAYET Mİ?

04-02-2019

Merhaba kıymetli okurum. Nasılsın? Umarım iyisindir. Beni soracak olursan güne biraz iç karartıcı bir araştırmayla başladım. Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz Batman’da ki kadın intiharları…

Zira her sorun çözüm ihtimalini içinde taşır. Sorunlarımızı çözmenin ilk adımı ise yüzleşme cesareti gösterebilmektir. Amacım bu kendi halinde ki yazımın muhatap zihniyetlere ulaşması…

Cehalet putunun kutsallığına halel getirmek. Müsaadenizle başlıyorum.

...

Dünya Sağlık Örgütü (WHO),verilerine göre dünya üzerinde yaşanan ölümlerin %2 si intihar sonucu olmaktadır.

Erkekler daha çok intihar etse de; intihar girişimi kadınlarda daha yaygındır.

Ülkemizde 2014 yılı istatistiklerine göre ölümle sonuçlanan intihar sayısı 3169 iken, 2015 yılında 3211 kişi olmuştur. Bir de kadın intiharlarının erkek intiharlara oranla üç katı bulan Batman’ımıza gelelim. 747 kadın üzerinde yapılan araştırmada 15-24 yaş aralığındaki kadınların %57 sinin intihara meyilli olduğu saptanıyor. Altında yatan sebepleri: göç, eğitimsizlik, erken yaşta zorla evlendirilme, çocuk yaşta çocuk sahibi olmak ve baskı olarak sıralayabiliriz. Hayata geç kalma korkusuyla kurtlar sofrasına atılan kadınlarımız kendi elleriyle yine gencecik yaşlarda hayatlarına son vermek istiyorlar.

Şimdi asıl sorulması gereken kilit soru şu:

Bu kadınlar neden hayatlarının baharında son baharı yaşıyorlar?

Neden yaprak döküyorlar? Neden yağlı urgana teslim oluyorlar? Artık çuvaldızı kendimize batıralım.

Evet, sevgili okur. Kapa gözlerini ve in çocukluğuna.

Daha ilk kendinin farkında olduğun dönemde kız ve erkek çocuk arasında ki devasa farklı yetiştirilme tarzını hatırla. Hatta yan komşunun erkek çocuk sahibi olmak için sekiz kızı göze almasını ve sonra hepsini başlıkla adamlara vermesini…

Hatta büyüklerinin ‘erkektir yapar’ sözü altında taşlanan kız çocuğunun günahını hatırla. Ben feminist değilim.

Her şeyden önce kalemini vicdanına damıtıpta yazmaya gayret eden bir garibim. Görüyoruz ki ters giden bir şeyler var. Evde ki hesaplar artık çarşıya uymuyor.

Ve her insan bir noktaya kadar tahammül edebiliyor. Kabul edin yahut etmeyin. Toplumumuzda özellikle annelerimizin oluşturduğu erkek çocuğu putu var. Ve bunun altında ezilen bir kadın sürüsü var. Ne yazık ki kutsanılan erkek çocuğu ilerde normal bir birey olamıyor. Aynı dokunulmazlığı hayatına giren herkesten beklerken asosyelleşen, kendi başını kaşıyamayan, koca adam olmasına rağmen birilerine bağımlı aciz insancıklara dönüşüyorlar. Ama değişebiliriz. Ama dönüşebiliriz. Öncelikle çağrım size eli öpülesi sevgili annelerimiz. Anne diyorum çünkü kadın insandır erkekler insanoğlu diyor Neşet Baba. Erkeklerinizden tüm yükü alıpta kendinize veya kız çocuklarınıza yüklemeyin. Herhangi bir cinsiyeti kutsamayın! Efendimizin içeriye girince ayağa kalktığı Fatıma Annemizde bir kız çocuğu değil miydi?

Sizin örnekliğiniz kim?

Kız çocuğunu rızık endişesiyle diri diri toprağa gömen müşrik zihniyetiyle 14 ünde başlık parası karşılığında evlendiren baba arasında tek fark var mı? Soruyorum sizden önce vicdanlarınıza. Birinde bedenen diri diri toprağa gömülen kız çocuğu varken ötekinde hayatı, çocukluğu, umutları gömülen kız çocuğu var.

Öfkeli ve üzgünüm.

Çünkü yadsınarak ve üzerlerinde abi, baba ve örf gibi korku imparatorlukları kurularak büyüyen bu kız çocukları, işte tam da bu kızlar intihar ediyor. Yaşam yolculuğunun daha başında yaşarken ölüyor. Bunlar masrtan kesitler değil. Hayatınızda örnekleri olmaması yok olduğu manasında da değil. Diyor ya İsmet Özel ‘İnsanlar hangi dünyaya kulak kesildilerse ötekine sağır.’ Sağırız. Ama kulak verelim artık! İşte böyle kadınlarımız için korku imparatorluğu babadan kocaya geçiyor. Evinin önünde evcilik oynarken yaşı büyük gebericesi zengin bir ağayla baş göz ediliyor. Mebla karşılığında. Belki on dana. Ah! Boylu boyunca çocuklar sıralıyor ve anne oluyor. Çocuk olamadan! Okul yüzü göremeden! Bu kesit aslında yazımın başında istatistiki verilerle açıklamaya çalıştığım tablodan özet.

Ne mi yapalım? Öncelikle adil olalım!

Çocuğumuzun veya etrafımızdan birinin yaptığı suçun cezasını cinsiyetlerine göre arttırmayalım veya eksiltmeyelim. Eğer insansanız ve Müslüman’sanız ne insan haklarında ne İslam Hukukunda işlenen suçlara verilen cezaların cinsiyetlere göre değil suçun mahiyeti ve etkisine göre şekillendiğini bilirsiniz. Amacımız ukela çocuk yetiştirmek olmadığı gibi sus pus çocuklar yetiştirmekte olmasın. Efendi diyerek elalem endişesiyle içine gömülen her çocuğun sessizliğinde ey anne babalar sizin suratınıza çarpılan sert kapılar var. Anlaşılmamalar var. Arayışlar var. Ricam şu ki çocuğunuzun kendini tanıma ve bulma yolculuğunda ona hem sadık bir dost hem mürşid misali yarenlik edin. Bir dönem ellerinizi bırakabilir. Ama yuva bilmişse sizi yine gideceği sizden gayrı kimsesi yoktur. Yoksa kayıp gidişlerini, uyuşturucuya bağlanışlarını,ne ölü ne diri olmayan  yaşamlarını, hatta kör kurşunlarla kalbinden vuruluşlarını gözü yaşlı izlersiniz. Bırakın kimin ne diyeceğini. Bu acı sonlara gelmemek için kaybetmemek için anlayalım onları. İnanın sadece insan olmak bile yüzlerce ortak nokta demek. Hala vakit varken.. Hala Rabbim hayat bahşederken…

Gelin. Elalem ne der üzerine kurduğunuz hayatların Allah ne der üzerine kurmak için yıkalım. İlk putu kıran İbrahim de doğuluydu. Ve cesaret de güneş gibi doğudan doğar. Hep diyorum ve diyeceğim. Ben bize inanıyorum!

Selam ve Dua ile...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?