OLAY RUSYA’DA GEÇİYOR

03-09-2019

Uzun bir aradan sonra Tiyatro salonlarını doldurmanın heyecanıyla Ahmet Güneştekin Kültür Merkezinin yolunu tuttuk arkadaşlarla.
Neden mi?
Elbette  “Olay Rusya`da Geçiyor’’ oyununu izlemek üzere.
Doğrusu içimden şunu geçirmedim değil. Yav bu sıcak yaz akşamında tiyatro izlemek ne kadar keyifli ve eğlenceli olur diye. 
Ama neyse ki korktuğum başıma gelmedi. Keyifli, lezzetli bir oyun izledik arkadaşlarla
Doğaçlama tipi tiyatroyu barındıran oyun, izleyicilerden bayağı bir ilgi çekmişe benziyordu.
“Olay Rusyada Geçiyor’’, benzersiz bir Çehov oyunu yaratıyor.
Bu güzel sanat eserinin kurgusuna gelince;
Nikolay, Ivan ve Sonya Rusya Ana topraklarındaki çiftliklerinde halaları Katerina ile yaşayan üç kardeş. Bay Nikolay ile evlenerek çiftlikteki tekdüze hayata dahil olan Nina ise lanetini sırtında taşıyan uğursuz mu uğursuz orta yaşlı bir kadın. Yahudi uşağın patavatsızlıkları, art arda devrilen votka kadehleri, hayvanları tehdit eden gelincik saldırıları arasında kişisel çatışmaları ve iç sıkıntılarıyla yaşıyorlar.
Olaylar güldürü nitelikli hazırlanmış olmasına rağmen yaşanan iç çekişmeler, sıkıntılar ve darlanmalar bu tiyatro eserine dramatik bir krema etkisi de katmış.
Böylesine güzel tiyatroların, Batman Kültür sanat hayatına renk katacağı kaçınılmaz bir gerçeklik.
Biliyorsunuz son dönemde Batmanda yaşanan bazı can sıkıcı olaylar, imajımız konusunda çok kötü değerlendirmelere sebep oldu. 
Aslına bakarsanız son dönemde yaşananlar, öylesine bir rutinleşti ki Türkiye coğrafyasında, bu tür olayların sadece Batmanda yaşandığına dair ön yargılı ve haksızca yaklaşımlar, emin olun içimi paramparça ediyor.
İmaj düzeltmek çok zor, ve fakat bunu çok güzel etkinlikler organizasyonlarla taçlandırmak tabi ki de her zaman için daha bir zahmet alan, karmaşık ve emek gerektiren adımlarla olabiliyor.
Madem maneviyatçılık ve ahlakçılık önemli bu topraklarda o halde o maneviyat ve ahlakın getirmiş olduğu yükü taşıyabilmek için çaba sarfetmemiz gerekmiyor mu sizce?
Neden her şey sadece lafta kalsın ki?
Çoğu zaman yazılarımda dile getiriyorum, her şeyi devletten bekleme kolaycılığına girmek yaratcılığı ve üretkenliği feci şekilde öldürüyor.
Tabi bu yaratıcılığı ve üretkenliği tetikleyecek platformlar ve atölyelerin de çoğalması gerektiği konusunda elbette bazı adımların devlet ricalince karşılanması gerekiyor.
Kültür Sanat, Dramaturji, Görsel sanatlar ve Edebiyat ve Müzik bir an olsun şehrin sinirlerini almak konusunda inanılmaz etkiye sahip figürleridir.
Ve lütfen bu figürleri ne olursa olsun bir şekilde Batmanımızda ayakta tutmaya devam edelim.
Biraz eksik biraz fazla hiç önemi yok. Önemli olan sürekliliktir.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?