AĞAÇLARI DÖVMEYİN!

17-06-2020

Atatürk Parkının yeri dahil 50 yıl önceye kadar sazlıkmış, Esentepede ise doğal yeşil alan varmış.
İçinde binbir çeşit canlı varmış.
Bu nedenle Esentepe’ye “grê betê”, Türkçesi Turna Tepesi diyordular.
Ne turnalar ne de o zamanki doğal yeşillikler.
Şehrin dayandığı Raman Dağlarında ise bir ucundan bir ucuna kadar sincap ve maymunlar.
Ağaç dalları üzerinden atlaya atlaya yere basmadan varıyordu.
Ya şimdi, etrafımızda kelleşen dağlar.
Hızla yayılan beton bloklar.
Asfalt yollar.
Koca bir bozkur.
Geriye sadece tek tük ağaçlar.
Yaz, kapıya dayanıp sıcaklar başlayınca, gölgesinde durarak soluklanacak bir ağaç arar gözlerimiz.
Son yıllarda yeşil alanların önemi daha çok anlaşılır oldu.
Yeşil alanları artırmak için bir çaba var.
Yeşil alanlarımızı ne kadar artırsa da yitirdiğimiz yeşil alanların telafisi mümkün değildir.
Yeşil alan ve ağaçları koruma yöntemimiz çok ilginçtir.
Hangi tarafa bakarsan insanların elinde hortum, yeşil alanları ve ağaçları suluyorlar güya.
Hatta Karayolları gibi bazı kurumlar, tankerle yeşil alanları suluyor.
Her yaz mevsiminde, Karayollarının sorumluluğunda, şehir içerisinde bulunan yeşil alanlar ile ilgili eleştiriler başlar.
Geçmişte biz çevrecilerin Karayollarına ait çevre yolları güzergâhında susuzluktan kurumak üzere olan ağaçlara bidonlarla su vererek soruna dikkat etmeye çalışmıştık.
Şimdi Silvan, Bismil, Siirt, Hasankeyf istikametine doğru çevre yollarının çoğu çimlendirilmiş ve güzel ağaçlarla donatılmış.
Hatta önemli kısmına otomatik sulama sistemi, hazır çim bile döşendi.
Çeşit çeşit fidanlar, süs bitkileri ile donatıldı.
Ancak bakımı ile ilgili özelikle yaz aylarında ciddi manada sorunlar yaşanıyor.
Mesela çok kaba bir teknik ile sulama yapılıyor.
Sabah ve akşamları ne zaman çevre yolundan geçsem, tankerlerle çevre yollarında yeşil alanlar sulanıyordur.
Öyle bir sulama yöntemi ki tasdikli su ile adeta ağaçlar dövülüyor.
Çimlere ve süs bitkilerine sanki işkence yapılıyor.
Oysa tankerle sulamanın yapıldığı yerlerin büyük kısmında fıskiye sulama sistemi mevcut.
Ama onlar illa da ağaçları döven yöntemi tercih ediyor.
Tankerlere her sene bilmem ne kadar kira ödeniyor, ağaçları döverek sulamak için.
O tazyikli su ile özellikle yeni ekilen ağaçların dövüldüğünü görünce canım yanıyor.
Oysa 5-6 personelle bir kontrol aracı ile rahatlıkla tüm çevre yolundaki yeşil alanlar, damlama ve fiskiye sistemi ile sulanabilir.
Hatta başka şehirlerde, insansız zaman ayarlı sulama sistemleri bile kullanılmaktadır.
Ama şehrimizde Karayolları, özel site, kamu kurumları ve işyerleri bahçelerinde genelde hortumla sulama sistemi ile ağaç ve yeşil alanları suluyor.
Bu yöntem aşırı derecede su sarfiyatına da neden olmaktadır.
Hem Karayollarından hem de özel sektörden ricam, ağaçları dövmesinler.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?