AK PARTİ'NİN DAVASI, DEVASI, GELECEĞİ...

20-12-2020

AK Parti, 18 yıllık iktidarını ve onlarca zaferini, rakiplerinin zaaflarına borçlu. 
Yeni çıkan rakipleri de AK Parti’nin zaaflarını kullanmak istiyor. 
Lakin yeni rakiplerin de şuan ki performansları çok iyi görünmüyor. 
AK Parti, rakiplerinin kalibre zafiyetinden midir, rutine binen zaferlerin körlüğünden midir bilinmez, çok daha fazla zaaf göstermeye başladı. 
En büyük gücü olan halk ile araya duvarlar örmeyi alışkanlık haline getirdi. 
Sivil toplumun nabzı olan kuruluşlara, kendi adamlarını atayıp hem sivil toplumu mefta etti hem tuttuğu nabzı murdar etti. 
Varlık sebebi olan inanç ve değerlere muğayyer politikalarla, inançlı insanları küstürdü. 
Buna mukabil, küskünlüğe sebep olan politikalar, karşı mahallede karşılık bulmadı. 
Sert dönemeçlerden geçerken, yapılan yanlışlar ve gösterilen zaaflar, bürokratlar ve siyasetçiler tarafından halka makul bir dille yansıtılamadı. 
Tam tersine, gösterilen rahat tavırlarla, yanan ateşe odun taşındı. 
Adam yetiştirilemedi!
Refah partisinin MGV’si MHP’nin ülkü ocakları, CHP’nin halk evleri, HDP’nin gençlik evleri, BBP’nin Alperen ocakları... Ciddi manada insan kaynağı oluşturan bu yapıları ikame edecek bir yapılanmaya gidemedi AK Parti. 
Kurduğu dernek, vakıf ve kuruluşlara siyasi gelecek peşinde koşan insanları atayıp, büyük kaynaklar sağlayarak, insan kaynağı oluşturmaya çalıştı. 
Lakin bolluğun olduğu yerde dava bilinci, dava bilincinin olmadığı yerde de nitelikli insan kaynağı olamazdı. 
Bahsettiğim tüm oluşumların başkan ve neferlerini töhmet altında bırakmak istemiyorum arada mutlaka samimi olanlarda vardır. 
Lakin kahir ekseriyet, dünyevi bir amaç için yanaşıp, amacına ulaşıp gidiyor ya da amacına ulaşmayınca kapıyı vurup değil kırıp çıkıyor. 
Belki de suç atananlarda veya yönetenlerde değildir. 
Davanın pişmesi için gerekli argüman olmadığı için ekmek pişmiyordur!
İstediğiniz kadar iyi hamur ve fırın hazırlayın, eğer yeterli ateşiniz yoksa, o ekmek çiğ kalır, ekşir. 
Onu yerseniz, mideniz karışır. 
İktidar gücüyle kurulan veya desteklenen kuruluşlarda da ateş yok. 
Un var, hamur var, yağ var, bal var, sos var, süt var ama ateş yok. Ateş olmayınca olmuyor işte. 
Pişmiyor, ne kadar fırına atsan da kızarmıyor, o buğday, kokusunu vermiyor, karın doyurmuyor, ihtiyacı karşılamıyor!
Kendi sırtını başkasının eliyle kaşımaya kalkınca da üstüne temel attığın bina sarsılıyor. 
Daha önce acı tecrübelerle sabit olan bu tabloyu aynı şiddette olmasa bile tekrar denemenin sonuçları çok ağır olabilir. 
18 yıldır rakipsizlikten iktidar oluyorsunuz derken yaptıklarınızı yok saymıyoruz. Yapıyorsunuz ama yapılacakları yüklenecek gençlik noktasında çok büyük zaaf yaşıyorsunuz!
Cemaatler konusuna gelince. Cemaat işine menfaat karışınca, işler karışır. 
Cemaatler manevi iklimin solunduğu, dünyalık zevk ve ihtiyaçların ikinci plana atıldığı, Allah için çalışmanın tüm çalışmaların üstünde olduğu veya olması gerektiği organizasyonlardır. 
Cemaat ne kadar samimi olursa olsun, iktidara ya da güce yakın durursa, çevresine samimiyetsiz insanlar ilişir. 
Çünkü güç ve makam varsa, ortada bir bal var demektir. 
Balın olduğu yerde de haşereler bol olur. 
Bu haşereler hem bala zarar verir hem de mala!
Bala gelip, cemaate/tarikata yapışır. Hoplar, zıplar, göze batar. 
Etrafına kendi gibileri toplar. Cemaat/tarikat adına iş yapar, siyasete göz kırpar, etrafa caka satar...
Bunlar, vizyonda görününce, samimi insanlar o oluşumdan kaçar. 
Siyaset, dünyeviliği ikinci plana atmış, gayesi Allah olan arınmış insan talebinde bulunduğunda da bu samimiyetsiz insanlar kalkar. 
Sonrasında bu insanlar, hem cemaati/tarikatı hemde siyaseti murdar eder. 
Bunun içinde siyaset cemaat ilişkilerinin niyeti iyi olsa bile sonucu çok kötü işliyor bu memlekette! 
Baskının, zulmün, işkencenin olduğu dönemde, cemaatlerde ve muhafazakar siyasi oluşumlarda, samimi insanlar çoktu.
Menfaat gelince, haşereler üşüşünce, eskiler kaçtı. Yerine yeniler yetiştirilemedi. 
Hazır bala gelenler, koltuklara oturdu. 
Ateş görmeyen hamur, makam, mevki, para ve şehvet tazyikiyle, eridi, vıcık vıcık oldu. 
2023 hedefleri için çok ciddi adımlar atıldı. Ama 2023 hedeflerini sırtlayacak gençlik yetiştirilemedi. 
Acı konuşacağım ama raporlar ve rakamlar gerçeği yansıtmıyor. 
Dün AK Parti Gençlik Kolları Başkanı olan bir vekil kürsüye çıkmış bağırıyor “biz şu kadar genci partimize kaydettik. Gümbür gümbür geliyoruz” falan diyor. 
Kusura bakmayın beyefendi ama kayıtlar sahayı yansıtmıyor. 
Resmi kurumda işi olan ya da bir menfaat peşinde koşan, gidip partiye üye oluyor. 
Partide bir yer edinmek isteyen birileri, akrabalarını toplayıp kayıt yapıyor. 
Kendini kamufle etmek isteyen bazı kişiler, gelip kayıt yapıyor. Yani anlayacağınız o kayıt yapanların büyük çoğunluğu size oy bile vermiyor. 
Teşkilat dediğinize, dışarıdan baktığınızda ise CHP Gençlik Kollarından çok da ayırt edilemiyorlar. 
Bu oyu nasıl alıyoruz o zaman diyeceksiniz.
Bu oyu, hiç partiye uğramayan, teşkilatı, başkanı, vekili bile tanımayan insanlar veriyor. Recep Tayyip Erdoğan için veriyor. 
Birçok ilde, teşkilatı, vekilleri çıkarın, parti daha çok oy alır. 
Parti öyle dönemler gördü ki tepeden atanan adamlar, bırakın halkı, partiyi, Recep Tayyip Erdoğan’ı bile sevmiyor ve halk bunu biliyor!
2023 hedefleri realize edilmek isteniyorsa, nitelikli ekip, nitelikli teşkilat, nitelikli gençlik şart. 
İstediğiniz kadar iyi siyaset, teknoloji ve yatırım yapın eğer yeterli ve nitelikli insan kaynağınız yoksa, gidecek bir yeriniz de yoktur. 
Muhafazakâr bir partinin, namaz, oruç, zekat, faiz ve karşı cinsle olan münasebeti sünnet çizgisinden uzaklaşmışsa, ana kolonda çatlak oluşmuş demektir. 
Ana kolonda çatlak varsa, balkona, pervaza, kapıya, pencereye, altın varak kondurmanızın çok da anlamı yok!
Size Allah yardım etmezse, yardım edecekte yok!

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?