ALİ, KENDİNİ NİYE ASTI?

10-07-2014

Son günlerde alışkanlık haline getirilmeye çalışılan bayrak indirme olaylarından birinin failinin, intihar ettiği iddia ediliyor!

Bu iddia bize ne düşündürüyor?

Aslında toplum olarak, hepimiz birer komplo teorisyeniyiz. Bu duruma da bu vasfımızla yaklaşıyor olabiliriz, lakin bu işte biraz fazla soru işareti var!

Diyarbakır’da yaşanan karanlık bayrak provokasyonundan sonra, farklı yerlerde benzer olaylar yaşandı. Son olarak 2 hafta önce İstanbul Gaziosmanpaşa’da birisi hastanenin, sonrada polis merkezinin bayrağını indirmeye kalkışmış, polis merkezinin önünde, bacağından vurulmuştu.

Yaralı yakalanan kişinin Muş’tan 15 gün önce gelen 28 yaşında ki Ali Uçkun olduğu tespit edilmişti. Şahıs tedavisinin ardından sorgulanıp, cezaevine konulmuştu. Ancak dün Ali Uçkun’un intihar ettiği açıklandı…

Mesele şu, Şizofreni hastası olduğu iddia edilen ve askerlikten çürük alan bu şahıs, bu olayı gerçekten kafasına esti diye mi yaptı, yoksa birileri mi onu yönlendirdi?

Vatandaş eğer gerçekten şizofren hastasıysa, niye yüksek güvenlikle cezaevine konuldu! Değilse, yüksek güvenlikli cezaevinde intihar için gerekli malzemeyi nereden nasıl buldu!

Bu adam ortadan kaldırılarak ona talimat veren veya onu yönlendirilenler, koruma altına mı alındı?

Belki de Ali Uçkun konuşsa, Diyarbakır ve diğer illerde meydana gelen bayrak provokasyonlarının aynı merkezden koordine edildiğini öğrenecek, koordinatörler hakkında fikir sahibi olacaktık.

Ama yok, elimizde ki tek failin intihar ettiği söyleniyor. Bizimde buna inanmamız bekleniyor!

Ben şahsen bu olaya şüphe ile bakıyorum.

O yaşta ki bir gencin memleketinden gelip İstanbul’da böyle bir girişimde bulunması, vurulması, cezaevinde intihar etmesi zinciri, bana çok saçma geliyor. Bu zincirin bir noktasında, mutlaka dışarıdan bir müdahale olduğunu düşünüyorum.

İlgili mercilerin bu olayları mercek altına alması ve varsa failleri mutlaka ortaya çıkarması, değilse vatandaşa tatmin edici bilgi sunması gerekir. Bu tür olayların karanlıkta kalması, geçmişin karanlık günlerini hatırlatıyor bize. Bu karanlık, maalesef vatandaşı da karamsarlığı sevk ediyor.

Çünkü aydınlanmayan her karanlık nokta, yeni karanlık noktalara gebedir. Bu karanlık noktalar bir araya gelince, ortaya karanlık bir hat çıkıyor.

Artık kimse karanlıkta yaşamak istemiyor!

Büyük seller bir damla yağmurla başlar! İlk damlada tedbirini almayanlar, damlalar bir araya gelip harekete geçtiğinde ağlayamazlar…

Karanlığın prenslerinin yüzlerinin ifşa edildiği aydınlık yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?