ALLAH’IN BİR VELİSİNE YOLLADIĞIM MESAJ

26-10-2017

Genç bir arkadaşım yanımdan ayrılırken sizi ziyarete gideceğini söylemesine rağmen o an size selam göndermek aklıma gelmedi.

Sonra akıl edince de belki hiç kimsenin bu güne kadar akıl etmediği bir yönteme başvurdum.

Telefonumun mesaj bölümüne girip başladım bu yazıyı yazmaya.

Henüz mekânınıza varmadan bu cep telefonu aracılığı ile yolladığım mesajımın, arkadaşımın cep telefonuna iletileceğini ve onun da size ulaştıracağını umuyorum.

Mesajıma başlarken her şeyden önce çok çok selam ve hürmetlerimi iletiyorum sizlere.

Bu, sizinle ilgili ikinci kaleme aldığım yazımdır. 

Gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda da zatınızla ilgili uzun bir yazı yazmıştım.

Yazımda sizin yaşamınızdan söz ettiğim için büyük beğeni toplamıştı.

Hatta yazı çalıştığım gazetede yazım yayınlandıktan sonra, Siirt Mücadele Gazetesi de yazımın aynısını kendi sayfalarına taşımıştı.

Bu, benim açımdan gazetecilikteki ilk başarılardan biri sayıldığından, heyecanlanıp sevinmiştim. 

Biliyordum, bu heyecan ve sevinç sizin sayenizdeydi.

O günden beri size karşı hayranlığım ve özel bir saygım vardır.

Uzun süredir sizi ziyarete gelmek istememe rağmen bir türlü kısmet olmadı.

Size bu gün ziyarete gelecek arkadaş, daha önceden haber vermiş olsaydı belki de birlikte size gelebilirdik.

Gideceğini söyleyince sorumsuz insanlar yüzünden, dünya dertleri içerisinde bocalayıp durduğumuzdan ve yoğunluktan dolayı gelemediğimden için üzgünüm.

Hani dert ve uğraşılar yüzünden gelemedim dedim ya, yaşadığımız çağın insanlarını anlamakta zorlanmam, beni çok üzüyor ve yoruyor.

Etrafımızdaki insanlar çok sorumsuz,

Lüks bir yaşam sürüyorlar ve israfçı,

Sevgi, saygı, yardımlaşma yerine fırsatçı ve öfkelidirler.

Zora, zahmete gelemiyorlar.

İrade açısından güçsüz ve zayıflar.

Bu yüzden yaşama ve geleceğe karşı karamsar duygular içerisindeyim.

Bin dört yüz elli küsur yıl önce insanların yaklaşımları yüzünden kendi iç dünyanızla baş başa kalmak için deve çobanlığı yapmanızın haklı nedenini iyi anlıyorum.

Hem gündüzleri çobanlık, geceleri ise gözleri görmeyen annenizin hizmetini yaptığını düşündükçe size olan saygım daha da artıyor.

Büyük zat; sadece ben değil, İslam’ın doğuşundan önce Yemen’in Karen Köyü’nde bu âleme gözlerini açan bir veli olduğunuza herkes inanıyor.

Hz. İslam ümmetinin Peygamberi Hz. Muhammed’i dünya gözüyle görememiştiniz.

Ama Peygamberin vefatından sonra hırkasının size verilmesinden sonra sizi deli divane olarak gören herkesin gözünde kutsal bir değer olduğunuzun herkes bilincindedir.       

Bir veli olarak, sizi ziyaret eden herkesin gönlünde taht kuruyorsunuz.

Rivayetlere göre Hz Muhammed   “Beni ziyaret etmek imkânına erişemediğinizde, kardeşim Veysel Karani’yi–makamını-ziyaret ediniz” diye buyurmuştur.

Bu yüzden derdi, meramı olan herkes, size koşmaktadır.

Bin bir derdim ve meramım olduğundan, aslında bir an önce o huzur veren makamınızda sizi ziyaret edip içimi dökmem lazım.

Umarım en yakın zamanda size gelmek nasip olur.

Eminim ki size bu mesajımı ulaştıracak genç arkadaşım da dertleri ve meramları için bu gün sizi ziyaret gelmiştir.

Umarım bu ziyaret, ona bir esenlik ve huzur verir.

Bu sayede dertlerinden, kederlerinden kurtulur.

Kapınız, makamınız ona şifa, umut, moral ve şans getirir.

Tıpkı bu güne kadar milyonlarca kişiye getirdiği gibi…

Veliler ölseler bile mezarlarında diri olduklarından dolayı mesajımın sizlere ulaşacağını biliyor, hürmet ve saygılarımı iletiyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?