ANNELERİN FERYATLARI

15-03-2018

Sokaklar o kadar çok tehlikeli ve riskli bir hal almış ki aileler, çocukları evden çıkınca telaşlanıyor.

Okul çevreleri ve sokak başlarında serseriler ve zehir tacirleri kol geziyor.

Mafyacılık, çetecilik, uyuşturucu baronluğu, fuhuş gibi toplumu dejenere eden her türlü kötülük, şehrimizde sektörleşmiş adeta.

Gencecik hayatlar karartılıyor.

Gençlerin beyinleri zehirleniyor.

Kişiliksizleştirilip ve itibarsızlaştırılıyor.

Zorla suça itilip, gelecekleri karartılıyor.

Her birey, kötü bir alışkanlığa bağımlı hale getirilerek esir alınıyor.

Böylece gelecekleri karartılıyor.

Hayatları ellerinden alınıyor.

Örgütsüz, dağınık, kişiliksiz, sefil, iradesiz bir topluma doğru yol alıyoruz.

Bir daha bir daha diyorum örgütsüzlük, en tehlikeli faktördür.

Ne yazık ki örgütlülük denince toplumumuzda hemen eline silah almış kişiler, anarşistlik, yasadışlılık, fanatiklik akla geliyor.

Oysa insanların bir araya gelip örgütlenmesi, sadece fenalık ve anarşistlik değildir.

Örgütlülük toplumsal dayanışma birlik olup, haksızlıklara karşı çıkma, hak savunma,  sendikalaşma, öğrencilerin belli amaçlarla legal zeminde birlik oluşturma, çevre, ekoloji, yardım dernekleri kurma, engelli ve dezavantajlı kişilerin dernekleşmesi de bir çeşit örgütlenmedir. 

Hatta hemşerilerin bir çatı altında toplanması, uzun süreli organizasyonlar bile bir nevi örgütlemedir.

Hatta mahallelinin dayanışması,  arkadaşlığı, kardeşliği de örgütlenmedir.

Örgütlülük, topluma kötülük yaymak isteyenler için en önemli engeldir.

Ayrıca insanlara uğraş ve özgüven sağlıyor.

Bireylerin bilinçlenip tehdit ve tehlikelere karşı dikkatli olmasına da yol açıyor.

Buna rağmen toplumda örgüt, örgütlenme çok sakıncalı bir durummuş gibi hal almış.

Hal böyle olunca çeteler, mafyalar, zehir tacirleri, fuhuş sektörü kendine zemin buluyor.

Her gün bir iğrençlik, bir kötülüğe maruz kalıyor gençlerimiz.

Gazetemizin dün ki manşeti gerçekten hepimizi hayretler içerisinde bıraktı.

Birçok ahlaksızlığı duymuş, yazmıştık bu güne kadar ancak böylesi ile ilk kez karşılaştık.

Haberde bir anne feryat ediyordu.

Sözde bir grup, çalıştırdığı erkek çocuklara egzotik kadın elbiseleri giydirerek erkeklerle zorla cinsel ilişkiye zorlamış.

Böyle bir ahlaksızlığı da ilk kez duymuş olduk.

Anne, bu ahlaksızları deşifre etmek ve cezalandırmasını sağlamak için bizim gazeteye gelerek muhabirlere, çocuğunun düşürüldüğü tuzağı deşifre etmiş.

Geçen hafta da başka bir anne yine bir yerel gazeteye kız çocuğunun uyuşturucu tuzağına düşürüldüğünü feryat ediyordu.

Mevcut duruma bakıldığında annelerin feryat figanları dinmeyecek gibi.

Bu toplumsal meselenin özündeki diğer bir sebep de maneviyatsızlıktır kuşkusuz.

İlkesizlik, ideolojisizlik, kıblesizliktir de.

İnsanları tümü ile fikir ve düşünceye sevk eden faktörlerin sakıncalı durumlarmış gibi nitelendirilip görülmesidir.

Toplumsal ruhiye halimiz ne yazık ki bundan ibaret.

Anaların feryadı, evlatların içine düştüğü durumda budur işte.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?