AŞİRETÇİLİĞİ YENİDEN HORTLATMAK

04-10-2016

Kürtler olarak aşiretsel bir yapı içerisine sıkıştırılmış bir toplumdan kurtulmaya çalışırken bir deli, ortaya bir safsata attı.

Neymiş “İngilizler 2.5 aydır Güneydoğu'daki bütün Kürt aşiretlerin ayağına gidiyor ve bankalara olan birikmiş trilyonlarca liralık borçlarını Türkiye de bir ayaklanma başlatmaları için ödüyormuş”

Bu safsatanın sahibi, emekli bir subay ve ulusalcı.

Gerçek şu ki yıllar yılı sadece bölgemizde değil tüm Ortadoğu’da aşiretler, yıllarca hâkim güçlerin emellerine alet oldu.

Ancak gelinen aşamada ortada… Ne doğru düzgün bir aşiret yapısı kaldı ne de liderleri.

Çünkü kırsal nüfus hızla azalıyor, kentli nüfus ise çoğalıyor.

Dolayısıyla her Kürt aşiretinin (var oluşlarının) temel dayanaklarından biri olan “topraklarını koruma gerekçesi” de günden güne ortadan kalkıyor.

Bu gelişme ile birlikte aşiret içi dayanışma, işbirliği ve birliktelik de yok oluyor.

Dolayısı ile bir kişinin kentlere dağılan aşiret bireylerini yönetme işi neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda.

Günümüzde aşiret bireyleri aşiretin çıkarlarını korumaktan çok, gündelik ihtiyaçlar ve özgürlüklerinin peşinde koşuyorlar.

Bu dağınıklık içerisinde yok olmaya yüz tutan aşiretçilik, birileri tarafından yeniden hortlatılıp bir araya getirilmek isteniyor.

Aşiret deyince ilk akla gelen, ağalık, feodalizm, kan davası, töre cinayetleri, baskı, zülüm yani akla gelebilecek her türlü olumsuzluk.

Bütün bunlardan kurtulduk, kurtuluyoruz derken yeniden aşiretçiliği gündemleştirip hortlatmak doğrusu aklıma iyi şeyler getirmiyor. 

Aşiret bireylerini, kendi iradelerinin dışında aşiret reislerinin hükmü altına koymak ve Kürtleri istedikleri gibi yönetmek istiyorlar.

Böylece bireylerin kendi hür iradeleriyle hareket etmek yerine esaret ve otorite altına almaya dönük bir plandır bu.

Toplum olarak birlik olmaktan ziyade, toplumu gruplara bölerek birbirleri ile güç yarışına sokma, çatıştırma ve problemli hale getirme oyunudur bu.

Bu yüzden aklı başında hiçbir Kürt birey, ortaya atılan safsataya inanmamalı ve Vatan Patisinin Genel Başkan Yardımcısı emekli subayın oyununa gelmemelidir.

Kaldı ki Kürtlerin geneli para ile ülkesini ve milletini satacak kadar da alçak değildir.

Bu iftirayı ciddiye almak, bu safsataya cevap vermek de Kürtler üzerinden oynanmak istenen oyuna gelmek demektir.

Bu safsata karşısında sözde aşiretleri harekete geçirmeye çalışan kişilerin kimliğine ve geçmişine de dikkat etmek gerekir.

Bir zamanlar CHP’de siyaset yapan ve Baykal’ın CHP’den istifa ettiği dönemde kameralar karşısında hüngür hüngür ağlayan Savcı Sayan gibilerinin peşine düşüp Ankara’larda “biz aşiretlerle…” diye başlayan açıklamalar yapıp medyanın oyuncağı haline gelinmemeli.

Tarihsel geçmişten dersler çıkarmak gerekir.

Ağalığın, Şeyhliğin, Feodalimizin, toplumda adaletsizlik yaratmaktan başka hiçbir etkisi olmamıştır.

Aşiretçilik, cemaatçilik ve ağalıkla tolumu yeniden dizayn edenlerin plan ve oyununu bozmak gerekir.

Zaten kendini bilen sadece aşiret değil, hiçbir yapı, milletine ve ülkesine ihanet etmez ve bu yönde ortaya atılan safsataya itibar etmez.

İlginçtir, bu safsataya en çok tepki gösterenler ise genelde birilerinin kullanma amacıyla oluşturduğu(çıkar amaçlı oluşturulan) ve aşiret yaptığı çıkarcı ve menfaatçi guruplardır.

Bu güne kadar tutum ve davranışları ile saygınlık kazanmış bilinen ve hala varlığını sürdüren bu güne kadar hiçbir oyuna gelmeyen aşiretler ise ortaya atılan safsatalara sadece gülüyorlar.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?