BARIŞ İÇİN SAMİMİYET GEREKİR

12-08-2015

Öldürmek için bahane aramak,

Ölümlere kılıf bulmak,

Öldürmek için sahte düşmanlıklar yaratmak,

Davaları terörize etmek,

Devlet kademelerinde her çalışanı militarist olarak lanse etmek,

İntikam alma yöntemi ile insan kanı dökmek,

Güçlülüğünü ve hâkimiyetini korku ve ölümler üzerine kurmak,

Ve nihayetinde ölümü ve ölümleri yarıştırmak, ilkellik, faşistlik ve barbarlıktır.

Ama ne yazık ki gidişat tam da bu yönde ilerliyor.

Yakmalar, yıkmalar ve geçmişte gördüklerimizden de daha acımasız yöntemler.

30 Yıllık savaş sonucunda demek ki hiç kimse dersler çıkarmamış kendine.

3 Yıllık çatışmazlık döneminde demek ki geçmişte yaşanan bütün acılar unutulmuş.

Şayet unutulmamış olsaydı tekrardan çatışmalı bir döneme dönülmezdi.

Meğerse herkes ne kadar da savaş için hazırlıklıymış.

Demek ki bunca görüşme, bunca karşılıklı taviz ve taahhütlere rağmen taraflar hiç de birbirlerine güvenmemişler.

Bu yüzden birkaç kıvılcımla her taraf yangın yeri oldu.

Bu yangın öyle bir yangın ki düştüğü yeri küle dönüştürüyor.

Bu gidişle barış adına elde edilen bütün kazanımlar heba olacak

Birbirimizi anlayabilmemiz, acıları ve sevinçleri ortak kılmamız kolay olmadı.

Yapılan yanlışlar, haksızlıklar, zulümlerden dolayı uçurumlar oluştu aramızda.

Çok ağır bedeller ödendi bu günlere gelebilmemiz için.

Çatışmalı ortam içerisinde kazanımlar teker teker yok olur.

Elde edilen insani haklar lütuf değil ana sütü kadar hak ve helaldir, ancak bunlar kolay kolay kazanılmadı ve verilmedi.

Her şeyden önce kazanımlara zarar gelmemeli.

Sadece Kürtlerin kazanımları değil diğer tarafta devlet de ülke insanlarını bir arada tutmayı sağlayacak büyük kazanımlar elde etmişti.

Devletin de bu ateş daha fazla büyümeden eylemsizlik kararının bozulmaması için çaba sarf etmesi gerekir.

Örgütün eylemsizlik kararı büyük bir kazanımdır.

Bu da basit gerekçelerle heba edilmemeli. 

Soruna gelecek olursak diyelim ki amaç şayet, bölünmek veya bağımsızlık değilse ve diyelim ki amaç eşitlik, özgürlük ve adalet talebi ise bunun için öncelikle silahsız ve şiddetsiz mücadele yöntemine başvurulması gerekmez mi?

Hele hele özgürlük ve eşitlik ve insanca bir yaşam isteyenleri engellemek yerine sonuna kadar demokratik bir mücadele için alan yaratılması gerekemez mi?

İşin aslına gelecek olursak, sorunun ana kaynağı kimin ne istediği ve kimin neyi vermediği değil, kaldı ki sorun demokratik siyaset yol ve yöntemleri içerisinde çözülemeyecek kadar büyük ve zor değildir.

Sorunun bir türlü çözülmemesinin nedeni tarafların birbirilerine güvenip samimi görmemesinden kaynaklanmaktadır.

Bu yüzden barışın inşası için tarafların kendilerini samimiyet ve güven testinden geçirmeleri gerekir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?