Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın dün Batmanı’da işaret ettiği açıklaması aslında bana çok sürpriz gelmedi.
Özelikle 1 Haziran’dan bu yana şehrimizde koronavirüs salgınında ciddi manada bir artışın olduğunu hepimiz biliyorduk.
Bu konuda bize çok önemli bilgiler geliyor ve şehirdeki genel rehavet göze çarpıyordu.
Nitekim Sağlık Bakanı Koca tarafından yapılan açıklamalar, bize el altından gelen bilgileri ve kuşkularımızı resmen doğruladı.
"Son günlerde vaka sayılarımızın arttığı illerden bazılarında yoğun bakım hasta sayıları: Diyarbakır'da 30, Kayseri'de 41, Batman'da 22, Bursa'da 46. İyileşen hasta sayımız bugün de yeni vaka sayımızın üstünde. Tedbirlerle aradaki farkı giderek açmalıyız" değerlendirmesinde bulundu Bakan Koca
Dikkat ederseniz vaka sayısına dikkat çekilen 4 il arasında Batman da yer alıyor.
Batman’da yoğun bakım ünitesinde 22 hastanın yattığı bilgisi sizi sakın yanıltmasın çünkü bu Batman’da diğer illerden vaka sayısının az olduğu anlamına gelmiyor.
Sağlık Bakanı’nın paylaştığı 4 il arasında nüfusa göre vaka ve yoğun bakımdaki hasta sayısını hesapladığımızda Batman 1. sırada yer almaktadır.
Bu nedenle Bakan Koca’nın yaptığı açıklamadan sonra şu soru akla geldi;
Batman’da korona salgınında artış ile ilgili kırmızı alarm mı veriliyor veya verilecek?
Aslında hastanelerdeki yoğunluk ve günde ortalama 70-100 arasındaki vaka sayısı, ciddi bir korona dalgasının başladığı sinyalini veriyor.
Kimse kimseyi kandırmasın, şu anda Batman, Türkiye’de nüfus baz alındığında mevcut sayılarla neredeyse birinci durumda gözüküyor.
Elbette bu duruma gelmesinden herkes sorumlu.
Ancak en büyük sorumluluk ve pay, ilgili kurum ve kuruluşlara aittir.
Bu sorun öyle, bir iki uyarı ve ceza ile vatandaşın inisiyatifine bırakılacak sıradan bir sorun değildir.
Mart ayından beri ülke genelinde uygulanan kısıtlama ve uygulamaların 1 Haziran’dan itibaren gevşetilmesi ile birlikte, Batman adeta tümden normalleşme süreci ve rehavet içerisine girdi.
Normalleşme ile birlikte caddelerde, sosyal mekânlarda, toplu taşımada, çalışma alanlarında, ticarethanelerde, fabrikalarda ne sosyal mesafe ne de tedbirleri takan oldu.
Piknik alanları tekrar doldu.
Düğünler, mevlütler, doğum günleri, partiler düzenlenmeye başlandı.
Aslına bakarsanız ilk günden beri Batma’nda işin ciddiyeti ve vahameti tam anlaşılamadı.
Batman her ne kadar büyükşehir statüsünde değilse de merkez nüfus açısından mevcut büyük şehirlerin yarısından daha fazla bir nüfusa sahiptir.
Bu nedenle büyükşehirler için uygulanan tedbirler mutlaka Batman’da da uygulanması gerekirdi.
Ancak ne yazık ki kimse meseleye bu ciddiyetle yanaşmadı.
Alınan tedbirlerin uygulanmasında ciddi manada aksaklıklar yaşandı.
En önemlisi de koronavirüsle mücadelede Tabipler Odası ve diğer meslek odaları, sağlık emekçileri sendikaları, çeve örgütleri, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri ile istişare ve işbirliği yapılmadı.
Basın mensuplarından destek istenilmedi, gelişmeler yeteri kadar bizlerle paylaşılmadı.
Batman’da;
Koronadan kaç kişi öldü?
Kaç vaka var,
Hastalardan kaçı hastanede?
Kaçı evde?
Doğru dürüst bilinmiyor ne yazık ki.
Alınan kararların neden alındığı ve neler olduğu, şehrimizde tehlikenin boyutu, toplumun bu konuda kendisine düşen rolü, etkin bir şekilde halka ulaştırılamadı.
Koronanın yaşamımızda ekonomik ve sosyal açıdan yaratacağı sıkıntılar için yerel bazda önlem ve tedbirler konusunda bir strateji belirlenmedi.
Netice olarak gelinen nokta;
Sağlık Bakanı Koca’nın da değindiği gibi, Batman’da korona meselesinde işler yolunda gitmiyor.
Korkarım bu rehavet, korona ile mücadelede kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ve basın arasındaki kopukluk, bize ilerde pahallıya mal olur, oluyor da zaten.
Bu nedenle işin vahametinin iyi anlaşılması, korona ile mücadelede daha etkin önlemler alınması ve güçlü bir iş birliği yapılması gerekiyor.
Bu sağlanmadığı sürece Batman’da vaka sayısı gün geçtikçe artacaktır.
