BATMAN’DAKİ DEĞİŞİMİN SANCISI VE RİSKLERİ?

20-09-2019

1955 yılına kadar sakin bir köy olan İluh, bu tarihten sonra Batman adını alarak şehirleşmeye doğru hızlı adımlar atmaya başlar.
64 Yıllık şehirleşme serüveni çok çalkantılı ve plansız gelişen Batman, şuanda 450 bine yaklaşan nüfusu ile Türkiye’nin 81 ili arasında nüfus yoğunluğu 20. büyük kentidir.
Özelikle 1980 ile 1990’li yılların sonrasında iki büyük göç aldı bölge genelinden.
Bu da şehirde ciddi manada değişim ve sorunlara neden oldu.
Bir anda Batman’da kırsaldan gelen göçle köy kent kimliği oluştu.
Kültürel, sosyal ve ekonomik kaos ortamı oluştu.
İşsizlik, intiharlar, madde bağımlığı, suç artışı bir anda baş gösterdi.
Aşırı göçe hazırlıksız yakalanan şehirde altyapı ve üst yapı sorunları baş gösterdi.
Bunların yanı sıra kent kimliğinde ciddi bir değişim ve toplumsal değerler birer birer yok olmaya başladı.
Kentsel yenileme ve modernite adı altında şehrin sületi yok edildi.  
Ortaya, beton ve demir yığınlarının olduğu, çelişkilere boğulmuş bir şehir çıktı böylece.
Göç olgusunu zamanında doğru algılayıp yönetemedi bu şehrin yöneticileri. 
Bu da baş döndürücü bir değişime neden oldu.
O gün bu gündür değişim devam ediyor.
Değişim, tabi sadece göçten kaynaklı değil.
Şehrimiz, bölgesel ve dünyada yaşanan göçten de ciddi manada etkilenmektedir. 
Özelikle kentimizde var olan sosyal yapı bundan çok ciddi bakımdan etkilenmektedir.
Farklılaşma, almış başını gidiyor.
Değişim sancısı bir türlü dinmiyor. 
Kent olgusuna göre sosyal farklılıklar birbirleri ile sürekli çatışıyor.
Kent kültürü ve kimliğinin farkındalaşması, kurumların yükünü de ağırlaştırıyor.
Bu karmaşık durumda herkesi etkileyecek, taleplerine cevap olacak hizmetler veremiyorlar.
Ne kadar hayata dokunsa, ne kadar çok hizmet etseler de bir anda etkisi yok oluyor.
Kaybolup gidiyor bir anda verilen emekler.
Dipsiz kuyuda kaybolmuşçasına…
İnsanlar da birbirlerine oldukça yabancı duruyor, ortak bir kimlik, ortak akıl ve orak paydalarda bir araya gelemiyorlar. 
Kentlilik, hemşerilik bilinci ve aidiyet duygusu oluşmuyor.
Toplumsal birliktelik, şehri sahiplenme bilinci yok yani. 
Elbette değişim, mekansal, kültürel ve doğal olarak yaşanır ve bunun önüne geçmek mümkün değildir.
Ancak bu değişim her adımda bizden bir şeyler koparıp götürmemelidir.
Yozlaşmaya, kişiliksizliğe ve kimliksizliğe neden olmamalıdır.
Yaşanan baş döndürücü teknolojik gelişmeden değil, toplumsal değişimden söz ediyorum. 
Şehrimizdeki değişim, beraberinde bir maneviyatsızlık ve mutsuzluk getiriyor.
Ben insanların mutsuzluğunu, umutsuzluğunu, inançsızlığını, politik bir kimliğe sahip olmamasını, yaşanan değişime bağlıyorum.
Bu değişim, Batman ve Batmanlılar için çok büyük risktir.
Bunun sonuçlarını, yaşamın her alanında görüyor ve yaşıyoruz.
Sürekli yalnızlaşan, bencilleşen, tüketen, üretimden kopan topluma dönüşüyoruz.
İşte bizde değişimin rengi ve boyutu ne yazık ki böyle...

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?