BATMAN’IN HASTANELERİ…

19-05-2017

 

Sağlık merkezleri konusunda şanslı bir il olduğumuz söylenebilir.

Bölge illerine hitap eden bir devlet hastanemiz var; alanında başarılı hekimlerle çalışıyor.

Doktor kapasitesi yetersiz olsa da bir diş hastanemiz,

Yerini yeni bir binaya bırakacak olan kadın doğum ve çocuk hastalıkları hastanemiz,

İlçelerde yataklı devlet hastanelerimiz,

Sağlık ocaklarımız var…

Var oğlu var…

***

Tüm bunların yanında, rekabette sınır tanımayan özel hastanelerimiz var.

Türkiye’ye hitap edip, teeee Ortadoğu’dan hasta çekiyorlar.

Vakıf ve üniversite hastanelerinde yapılabilen cerrahi operasyonları, rahatlıkla yapabiliyorlar.

Bazı ameliyatlarda ilkleri gerçekleştiriyorlar.

Teknolojiyi yakından takip ediyorlar.

Sağlık alanındaki yeniliklerden geri kalmıyorlar.

Havada 5 dakika durup takla atmadıkları kalıyor…

***

Her şey iyi hoş da hastanelerin kapısından içeri girdiğiniz gibi adeta “yürüyen cüzdan” gibi muamelesi görüyorsunuz…

Yürüyen TL’ler, hasta kabul masasına gidiyor, fiş kesiyor, kendinden bir parça TL’yi ödüyor, yoksa elini kolunu kredi kartı niyetine kullanıp ödeme yapıyor…

Özel sağlık hizmetinin ücreti olmasın mı?” deyip ayaklanmayın…

Olsun elbet.

Ancak muayene ücretleri ile vatandaşın cebindeki para, yolları hiçbir zaman kesişmeyecek iki doğru gibi… (geometri bilgim bununa sınırlıdır, idare ediniz)

Demem o ki, muayene ücretleri, kent halkının ekonomik düzeyine hiç ama hiç uygun değil.

15 TL’lik muayene ücreti, size normal gelebilir (ki gelmemelidir) ama maddi durumu elverişli olmayan aileler için yüklü bir meblağ.

Muayeneden sonra serum yaptırmak ya da iğne vurdurmak istiyorsanız, işte o zaman yandınız, zira bir o kadarını daha ödemek zorundasınız.

Yani (sigortalı olun ya da olmayın) özel bir hastanede, 15 TL karşılığında fiş kesip polikliniğe gidip muayene olduysanız, doktorunuz iğne ya da serum için sizi acil polikliniğine yönlendirmiş ise tekrar “kasa”ya yöneliyor, iğne ya da serumun ücretini ödeyip o şekilde “acil” kapısından içeri girme şansını yakalayabiliyorsunuz.

Bu maratonu başarı ile tamamlayabilmeniz için acilde vurduğunuz iğne ya da serumdan sonra hemen hastanenin “exit” “çıkış” kapısına yönelmelisiniz.

Maazallah, bir hekime soru sorup, şans eseri eliniz bir ilaca değmiş ise tekrar “kasa”ya uğramak zorunda kalabilirsiniz…

***

Bilmediklerimiz ya da yanlış bildiklerimiz varsa lütfen aydınlatınız:

* Özel hastanelerin tümünde muayene ücreti aynı mı?

* Bu ücret, devletin sağlık politikasıyla mı belirleniyor yoksa özel hastanelerin kendi inisiyatifinde mi gelişiyor?

* Ücreti hastanenin yönetimi belirliyorsa, halkın ödeme gücü, ekonomik imkan ya da imkansızlıkları göz önünde bulunduruluyor mu acaba?

* Özel hastanenin muayene polikliniği ile acil servisi neden iki ayrı hastane gibi çalışıp, iki defa ücret kesiyor hastadan? Poliklinik, sadece doktora görünüp dert yanmak için mi hizmet vermektedir?

* Özel hastanelerde yapılan ödeme karşılığı, hastaya verilen makbuz, fatura yerine geçiyor mu? (okurlarımızdan ısrarla gelen soru)

***

Madem kılıçları kuşandık:

Hayatın her alanında;

Parası yoksa evlenmesin”

“Parası yoksa yemesin-içmesin”

“Parası yoksa özel hastaneye gitmesin” şeklinde devam eden genel-geçer bir kuralı konuşmadan da geçmeyelim…

Özel hastane yerine devlet hastanelerinin tercih edilmesini, ucuz sağlık hizmetine giden yol olarak görebilirsiniz.

Ancak; ucuz yolu seçip, Bölge Devlet Hastanesi ya da bağlı eklentilerine gitmeyi tercih eden hastaların günü kurtardığını sanıyor iseniz yanılıyorsunuz…

Hastanenin polikliniği için fiş keserken ücret ödememenin verdiği keyif, eczanede bitiyor bu sefer de…

Sigortalı-Sigortasız durumuna göre canınız az ya da çok yanabilir ama en nihayetinde mutlaka yanmaktadır.

Anlayacağın, öyle ya da böyle, hasta olduğuna-olacağına bin pişman eden bir sistem var karşımızda…

Hastalığı ile baş etmeyi de öğretip,

“Ölüm, Allah’ın takdiri” veya “hastalık da sağlık da Allah’tan” deyip kaderciliğe sürükleyecek kadar acımasız bir sağlık sistemi işliyor anlayacağın…

Sağlıkta sıra beklemeler sona erdi”ler hava cıva…

İyisi mi: kendi kabuğunuza çekilin, “ben iyiyim” deyin ve bunu ömrünüzün sonuna kadar tekrarlayıverin...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?