BAYRAM VE AYAĞI NASIRLI ÇOCUK

07-06-2019

 

Çocukken yokluktan hep hasretini çektiğimiz şekeri doya doya yiyeceğim için bayramları severdim.

Şimdiki yaşımda ise bayramın en çok sakin ve huzurlu, düşmanlıktan, kırgınlıktan ve küskünlükten uzak durulan yanını seviyorum.  

Yorucu ve acılı bir yılın ardından soluklanmaya çalışıyorum her bayramda.

Acılara gözümü kapamaya çalışıyorum o gün.

Bir gün de olsa bari dinleneyim diyorum.

Ama yine de kaygı ve korku içinde geçiyor bayram günü.

Çünkü biliyorum bayram öncesi bıraktığım bütün sorunlar ve acılar, bıraktığım yerde beni bekliyorlar.

Bayram bittiğinde her şeyin yine eskisi gibi olacağını biliyorum.

Huzurumuzu bozacak o kadar tehlike var ki etrafımızda, güzel günlere dair hiçbir umut yok ufukta çünkü.

Ama yine de bayrama umutsuzluk ve keder yakışmaz diyorum.

Tam da bayram arifesinde karşıma çıkmasaydı o mülteci çocuk, belki bu bayram her acıyı bir günlüğüne unuturdum.

Ama bir terliğinin yarısı olmadığından ayak topuğu yere sürtüne sürtüne nasır tutan 5 yaşındaki çocuk, gözümün önünden gitmiyor. 

Onu minnacık eli ile duyarsız topluluğun içerisinde para dilenirken gördüğümde gazeteci refleksi ile ilk fotoğraflarını çekmek geldi ilk aklıma.

Gözden kaybolunca, fotoğrafını çektikten sonra neden ona bir ayakkabı almadım diye bu kez içimde büyük bir pişmanlık belirdi.

İçimde kırılmalar yaşandı sonrasında. 

Neşeli ve sevinçli olmamız gereken bir günde benim de anlattıklarıma ve yazdıklarıma bak hele.

Ama yaşadığımız coğrafyanın acıları, bayram dinlemiyor ne yazık ki.

Hiç kuşkusuz mutlu olunacak sözleri ben de yazmak isterdim böyle bir günde.

Ülkemde annelerin bu bayramda çocuklarının yası ile geçirmemesini ben de dilerdim.

Kelebeklerden, narçiçeklerinden ben de söz etmek isterdim.

Çocukluğumdaki gibi sokağımızdaki tüm evleri dolaşıp avuç dolusu şekerlerim olmasını isterdim.

Bayramı huzurla, sükûnetle ben de geçirmek isterdim.

Her şeyden önce bu bayramda heybemde biriken acıları dağıtmak için uzun bir yolculukta olmak isterdim.

Ama inanın bunca yaşanan acılardan, belalardan sonra yerimden teprenebilecek takatim yok.

Bir de üstüne üstelik ayakları yerlere sürtüne sürtüne nasır bağlayan çocuğu hiç unutamıyorum.

Bu bayramda sadece ne yapmak istiyorum biliyor musunuz?

Sadece ve sadece evlatlarını yitiren yaslı annelerin elleri ve ayağı nasırlı çocuğun minnacık parmaklarını öpüp kendi adıma acılarını dindirmeye engel olamadığım için binlerce kez özür dilemeyi.

 

 

-----------------------------------------------------------------------

 

OKURA TESLİM OLMAK

Baharın ardından bir yaz günü,  bu köşede size merhaba demiştim.

Yani Batman Sonsöz Gazetesinin kuruluş tarihi olan 2 Haziran 2014 tarihinden bu yana ara vermeden haftanın beş günü yazılarımla sizlerleyim.

Altı yıllık süreç hiç de kolay geçmedi ama Batman Sonsöz Gazetesi’nin gittikçe kurumsallaşan ve halka mal olan bir gazete haline gelmesi bizi bir arada tutmaya yetti.

Okurlarımızla güçlü bağlar oluşturduk.

Yetmezlikler, ekonomik sıkıntılara rağmen ilkelerden taviz vermeden yayın yapmak kolay değildir bu dönemde elbette.

İlkeli ve objektif gazeteciliği dört dörtlük yaptığımız iddiasında değilim.

Gerçek şu ki ne imkânlar ne de koşullar buna uygun değil ne yazık ki.

Ama en azından şunu rahatlıkla söyleyebilirim, ilk günkü duruşumuzu ve direncimizi koruyoruz.

Gittikçe de yazar kadromuz da güçleniyor.

Her düşünceden, görüşten hatta çocuk yazarlarımız bile var.

Çocuk yazarlarımızın heyecanı ile yaşıtları için özgür ve mutlu bir gelecek kurma mücadelesidir bir bakıma niyetimiz.

Bizleri bu neden, bir arada tutuyor ve güçlü kılıyor.

Tabi en önemlisi de okurlarımızın tutumu.

Sadece Batman’da değil internet gazeteciliği sayesinde dünyanın dört bir yanında takipçilerimiz ve okurlarımız oldu.

Bir gün yazmasak hemen arıyorlar, “bir sorun, bir sıkıntı mı var” diye soruyorlar.

En önemlisi de bizi beğenen, beğenmeyen herkes, iyi niyetimizin farkında.

Seven, sevmeyen herkes, gerçekleri yazmamızı istiyor.

Birkaç kez yoğunluklarımdan ve bazı sebeplerden dolayı ayrılmaya niyetlendim.

Bunu hisseden takipçi ve okurlarım, her şeye rağmen yazılarıma buradan devam etmem konusunda ısrarcı oldu.

Bir nevi, beş seneyi geride bırakıp altıncı yıla girerken tüm sıkıntılara göğüs gerip hala burada yazı yazıyor olabilmenin en önemli nedeni, okuyucudan gelen beğeni ve destektir.

Yani anlayacağınız okura teslim olmuş bir şekilde ilk günkü inanç ve kararlılıkla yazmaya devam ediyorum.

Yazılarımızla hayata dokunup, duruşumuzu koruduğumuz sürece, okurlarımızla oluşan güçlü bağlarla yazılarımıza devam edeceğiz.

Batman Sonsöz Gazetesi’ni, çalışan ve okurları ile birlikte daha iyi yerlere getirmek dileği ile Ramazan Bayramınızı kutluyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?