Barışın sağlanması ve kalıcı bir çözüme dair büyük uğraşılarla elde edilen bütün kazanımlar, bir yıldan bu yana yanlış politikalar ve karşılıklı inatlaşmalarla heba ediliyor ne yazık ki.
Bu yanlışlıklar neticesinde ülke yine bir şiddet sarmalının içine sokuldu, ölümler, yıkımlar ve 30 yıllık çatışma döneminde bile eşi benzeri görülmemiş hak ihlalleri ve acılar yaşanmaktadır.
Bir hatanın, bir yanlış içinden çıkılması güç bir duruma sebebiyet verdi.
Bu yanlışların başlangıcında hiç kimse, işin içinden çıkılamayacak bir aşamaya gelinebileceğini tahmin etmiyordu.
Gerçekten içinde bulunulan durum hiç de iç açıcı değil.
Yanlışlıklar, ileriki süreçte toplumsal barışa daha büyük zararlar verecek gibi görünüyor.
Halk tedirgin, umutsuz ve karamsar bir ruh hali içerisinde.
Bir gün sonrasında neler olacağını hiç kimse öngöremiyor.
O yüzden de yarınlar için kaygılı ve endişelidir halkın geneli.
Bu karamsar havayı bir an önce dağıtmak gerekir.
Mevcut durum ve tablodan hiç kimse kazanç sağlamadı, sağlamaz da.
Tüm taraflar ve taraf olmayanlar, bu yanlışlıkları asla tasvip etmeyen herkes kaybetti.
Kayıpların haddi hesabı yoktur.
Bu nedenle bir an önce şu içine girilen şiddet sarmalından kurtulmak gerekir.
Restleşmeyle, meydan okumayla, silahla sorunların çözülmesi imkânsızdır.
Ellerin tetikten çekilmesi gerekir.
Silahların betona gömülmesi gerekir.
Demokratik legal siyasetin önü kesilmemelidir.
Milletvekillerinin meclisten atılması, cezaevlerine konulması çözüm olmayacaktır.
Milletvekillerinin dokunmazlığının kaldırılması yetmiyormuş gibi şimdi aralarında Batman’ın da olduğu 100’ün üzerindeki BDP’li Belediyelere kayyum atanması hesapları yapılıyor.
İktidar partisine bağlı medya bu işin altyapısını hazırlıyor.
Diğer taraftan da AK Parti’den, Belediyelere kayyum atanmasına ilişkin yasal düzenlemelerin yapılacağına dair açıklamalar yapılıyor.
Kamuoyunda da Belediyelere kayyum atanacağına dair bir his var.
Kayyum atanmasını savunan ve heveslenenler Belediyelerin silahlı örgüte yardım yapılmasını gerekçe gösteriyor.
Şayet öyle bir durum varsa Belediye Başkanlarının herhangi bir dokunmazlıkları yok, savcılar mahkemeler bunun gereğini anında yapmalıdır.
Yargı ve denetim mekanizmasının, bu alanda görevlerini ihmal etmeleri söz konusu değildir.
Hemen hemen her ay Müfettişler HDP’li Belediyelerin iş ve işlemlerini didik didik ediyorlar.
Polis ve savcılar HDP’li Belediyelerin faaliyetlerini mercek altına alıp, bağlantılarını araştırıyor ve gözlüyorlar.
Şayet varsa bir yasadışlık veya kanunsuzluk; gereğini anında yapmaları için bir engel yoktur.
Ancak varsayımlardan yola çıkarak Belediyelere kayyum atamak, toplumda hoş karşılanmaz.
Halkın seçtiğini siyasi kararlar ve hesaplarla görevden almak demokrasiye ağır bir darbedir.
Bunun yaratacağı olumsuzlukları iyi hesaplamak lazım.
