BİR ANNENİN FERYADI

28-05-2018

Fedakar Anne, yıllar sonra belki ilk kez çocukları ile dondurma yeme keyfini yaşayacaktı.

Benimle karşılaşıp dertlerini, sorunlarını anlatınca o keyfi de gitti.

Temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra artan son paraları ancak birer top dondurmaya yetmişti.    

O anlattıkça elindeki dondurma eriyordu.

Ben de duyduklarım karşısında adeta eriyordum.

Hani “çocukları için saçını süpürge etti” diye bir deyim vardır ya, işte bu gün size dramını anlatacağım kadının, çocukları için yıllardır saçını adeta süpürge ettiğine şahidim.

Evlerde ve iş yerlerinde gündelik temizlik işlerine hep koşturdu, iş olmayınca da yardım için kurumlar ve hayırseverlerin kapılarını çaldı ama asla dilencilik yapmadı.

Onurlu bir şekilde 10 çocuğu için uğraştı, çabaladı.

Şehrin en kalabalık mekânı olan Diyarbakır Caddesinde yürürken önümü kesti bu onurlu kadın.

“Keke Recep” sesinin geldiği yöne dönüp bakınca, 90’lı yıllarda zorunlu göçe maruz kalıp Batman’a yerleştikten sonra haberini yaptığım (adı bende gizli) kadını gördüm.

Uzun süredir kendileri ile irtibatım kesilmişti.

Bu yüzden zor hatırladım kendisini.

Erimişti, ufak tefek bir çocuğa dönüşmüştü adeta.

Yüzünde yaşamın bütün acıları birikmişti sanki.

Her zamankinden daha çok yorgun ve umutsuzdu.

10 -12 yaşlarında iki çocuğu yanında olmasa, benimle konuşup derdini anlatırken ağlayacaktı.

Zor tutuyordu kendisini, ağlamamak için.

Ben de sadece o an duygularıma hakim olabildim. 

Sadece erteledik ikimiz de ağlamamızı, çocukları etkilenmesin diye.

Çünkü anlattıkları karşısında çok etkilendim, kederlendim ve dertlendim.

Günlerdir o emekçi, mağdur ve acılı kadının içinde bulunduğu zor durum aklımdan hiç gitmiyor.

Hatırladıkça hüzünleniyorum, uykularım kaçıyor, geceleri yaşadıkları zor durum, rüyama geliyor.

Dün gece bile rüyamda gazeteciliğe başladığım ilk günlerde olduğu gibi fotoğraf makinemi omuzlamış, içinde bulundukları zor durumun haberini yapmak için varoş semtlerdeki evlerine gitmiştim.

Rüyalarıma giren, hiç aklımdan gitmeyen bu perişan aileyi, içinde bulunduğu sorundan kurtarmak için bir şeyler yapmak istiyorum, ama nereden başlayacağımı, ne yapacağımı bilemiyorum.

Yanlış bir adım atmamız halinde, aile parçalanacağından, çocukların ortada kalacağından endişe ediyorum çünkü.

O kadar içinden çıkılması zor bir meseledir ki çaresiz vaziyetteyim. 

Ortada, geçmişte yaşadıklarından dolayı psikolojisi bozulmuş bir baba gerçeği var.

Kadının anlattığına göre baba, kendisine ve çocuklarına son zamanlarda sık sık şiddet uyguluyor.

Hatta uyguladığı şiddet o kadar orantısız hale gelmiş ki “birinde boğazımı sıktı az daha ölüyordum” diyor.

“Vallahi ben kendim için değil, çocuklara üzülüyorum” diyor acılı anne.

“Babayı ikna edelim bir hastaneye psikologa götürelim” diyorum, anne defalarca kendisi ile bu meseleyi konuştuklarını ama tedaviyi kabul etmediğini söylüyor.

Anne, babanın içinde bulunduğu ruh halini şöyle özetliyor;

“Kapımıza güvenlik görevlileri ve ya bu mesele için başka görevliler gelse kendine de bize de daha büyük zararlar verebilir durumda”

İşte böylesi zor ve çıkmaz bir durumda bir anne ve çocukları.

Bize yardım edin, bu zor durumdan kurtulmak için bir çare bulun” diyor.

Bir taraftan da ailesinin parçalanmamasını ve çocuklarının annesiz veya babasız kalmasını da istemiyor.

Ama şöyle de bir gerçek var;

Bu sorun çözülmese şiddet ve yoksulluk sarmacında bir aileyi büyük tehlikeler bekliyor.

Onun için ne yapılacaksa bir an önce yapılması gerekir.

Öncelikle bu tür vakalar için kurulan Şiddeti Önleme İzleme Müdürlüğü’nün, meseleye el atması gerekir.

Bu hassas konu ancak uzman kişilerin yapacağı girişimlerle belki çözülebilir.

Sadece Şiddeti Önleme İzleme Müdürlüğüne değil, bütün kadın kurumlarına, duyarlı, pisikolok ve sosyologlara da sesleniyorum;

Bu acılı annenin feryadını duyun.

Bu önemli sorunun çözülmesinde katkı sunmak isteyenler lütfen benimle iletişime geçsinler.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?