BİR ÇOCUĞUN DOĞAYI KEŞFİ…

06-06-2018

Yaşıyoruz…

Bakıyorum da bu, sadece günlük koşuşmadan ibarettir.

Beton yığınları içerisinde bir koşuşturmadan ibarettir yaşamımız.

Yaratılanlardan ve doğanın bize bağışladığı güzelliklerden uzak ve farkında olmadan…

Böyle bir serzenişte bulunuyorum çünkü yıllardır yeni fark ettiğim zenginliklerin farkında değildim bu güne kadar.

Daha önce şehrin dışına çıktığımda toz duman, etraftaki yeşillikler ve kurumuş otlara zarar verecek gibi bir bakışa sahiptim.

Ancak sonradan aslında her bir otun ve yeşilliğin mutlaka bir faydasının olduğunu biliyorum.

Dağlardan çıkan küçük pınarların akıntıları içinde olan su teresine bile sadece küçük güzel bir bitki olarak seviyordum ama yenilebileceğini asla bilmiyordum.

Tabi, Batman’da düzenlenen Lider Çocuk Kampına katılana dek.

Yeşillikler ve sebze diye nitelendirdiğimiz ürünler sadece pazardan veya manavdan salata için aldığımız yeşilliklerden ibaret değildir.

Bu bitkiler dünyası, yaratıcının yarattığı doğada biz canlılar için bin bir fırsat ve güzellikler sunuyor.

Bir de bu güzellikler hep birlikte birleşip doğada biyoçeşitliliği oluşturuyor.

Pikniğe gittiğinizde bastığımız küçük otların yenilenebildiğini biliyorsanız doğayı seven ve öğrenme çalışan arkadaşlarınıza da öğretiyor musunuz?

Evet, toplum olarak hazırcılığa alışmışız.

Doğada, kırlarda gezerek, biyoçeşitliliği görerek yiyeceğimizi bir kez daha güvenebilir yabani otların arasında toplasak ne olur?

Bence birçok zararlı katkı maddesini içinde bulunduran paketlenmiş, işlenmiş hazır gıdalardan daha sağlıklıdır.

Hem emek harcandığı için yenilirken de lezzetine doyum olmaz.

İşte ben bütün bunları, katıldığım kampta öğrendim.

Doğanın farkındalığını o zaman daha çok keşfettim.

O zehirli sandığım yabani otların da yenilebileceğini, tarımın önemli olduğunu, tarımda bu kadar çeşitliğinin olduğunu, kampımızda öğrendim.

Ne de olsa bilememek ayıp değil öğrenmemek ayıptır.

Şimdi de yeni yeni keşif ettiğim yenilebilir yabani bitkilerle salatlar yapıyorum

Bir de bu otları, poğaçalarda, çöreklerde, sarmalarda kullanıyorum.

Artık kendi çapımda bir doğa dostuyum.

Doğa ile buluştukça hem huzur buluyorum hem tabiat ananın kollarında rızık hem de organik ve güzel ürünler elde ediyorum.

Artık doğal çevreye başka bir gözle bakıyorum.

Bitkilerin hangi hastalıklara şifa olduğunu da araştırıyorum şimdi.

Hem sağlıklı besleniyorum hem de bu etkinlik sayesinde doğa ile iç içeyim.

Evet,  şimdi akranlarına sesleniyorum;

Burada, evde, televizyon ve bilgisayar başında kuma kuşu gibi kös kös oturacağınıza, alın elinize küçük bir poşet,  çıkın doğaya, toplayın toplayabildiğiniz miktarda kendinize şifalı ve lezzetli otları.

Dolaşın arkadaşlarınızla kırları, dağların, tabiatın güzelliklerini görün.    

Bir de unutmayın doğada toplandıklarınızın güvenirliğinden emin olun.

Ne de olsa sağlık bu, ihmale gelmez.

“Aman yapamam, dağlarda ot toplamakla uğraşamam” derseniz,

Emekçi anneler, elleri ile topladıkları otları, pazarlarda satıyor.

Bu da hazırcılar için kolaycı bir fırsat.

Ben, doğa ile iç içe olduğumdan bu yana artık daha mutluyum

Doğayı tanıyorum, biliyorum, seviyorum, birçok doğal çeşitlilikle besleniyorum.

Bana bu fırsat veren lider çocuk kampını ve bu kampı düzenleyenlere teşekkür ederim.

Mutlu bir gelecek, doğadan geçer

Doğa ile el ele

Hiva Hilal Tosun

İMKB Belde İlkokulu 4 Sınıf Öğrencisi

Batman İl Tarım Müdürlüğünün, Beslenme ve Gıda için Biyoçeşitlilik Projesi Lider Çocuk Tarım Kamp Eğitimine katılan henüz 12 yaşındaki bir kız çocuğunun duyguları bunlar.  Köşemi, doğayı keşfeden bir çocuğa devrettim bu günlük…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?