BİR OLMAZSAK, BİR BİR…

10-12-2017

Kaddafi, 2008 yılında Arap Birliği Toplantısında, Arap Liderlerin yüzüne şunu söylüyordu; Saddam’ı niye astılar, bunu niye sorgulamıyoruz!

Saddam’ın suçu neydi?

Onu asan ABD’nin başkan yardımcısı ve savunma bakanı, en samimi arkadaşlarıydı. Ama olmayan bir şey için onu astılar!

O asıldı, yarın siz de asılabilirsiniz!

Niye?

Çünkü birbirimizden nefret ediyoruz, birbirimizin derdine seviniyoruz, birbirimize tuzak kuruyoruz, birbirimizin düşmanıyız, birimizin düşmanı, diğerinin dostu…

Bunu söylerken Arap Liderlerden bazıları gülüyordu!

Gülenlerden biri de şimdi ülkesi bomba çöplüğüne dönen, terör örgütleri için yolgeçen hanı olan, kimin nerede neyi paylaştığı belli olmayan Esed’ti!

Esed’in ülkesi kalmadı!

Tunus lideri devrildi!

Mısır lideri devrildi!

Yemen lideri devrildi!

Lübnan lideri devrildi!

Libya lideri devrildi!

Bu ülkelerde sadece liderler mi devrildi?

Ülkelerle beraber insanlarda başka bir hale evrildi!

Bugün tüm bu ülkeler kan gölü, ateş çukuru, fitne kazanı…

Niye, birbirileriyle düşman, düşmanlarıyla dost oldular!

O dost bildikleri düşman, nihayetinde postlarını teker teker soyup, kafalarına geçirdi!

Ama hala akıllanmıyorlar!

Hala büyük şeytanın ayaklarının altına, şereflerini, namuslarını, haysiyetlerini ve her şeylerini seriyorlar!

Bunu yaparlarsa, şeytana şirin geleceklerini düşünüyorlar!

Başlarının, saçlarının okşanacağını düşünüyorlar.

Bunun hayali için bile tüm kardeşlerini hapse attırıp, dinlerini ılımlı mılımlı diye dağıtıp, komşularını ambargoyla korkutup, sadakatlerini ispatlamaya çalışıyorlar!

Bir olmadıkları için bir bir devriliyorlar!

Onlara en çok sadık olanının, en çok yaşayacağını sanıyorlar ama yanılıyorlar!

Şeytanlar biliyorlar ki, dinini, milletini, devletini satan kişinin, satamayacağı hiçbir şey yoktur!

Onun için de en çok ihanet edeni en çok okşayıp iyice gevşetip sonra da…

Malum, bu acı sonla karşılaşanların hepsi zamanında bu şeytanlarla ortaklık (uşaklık) yapmıştı.

Belki ortaklık bitmemişti ama şeytanın işi bitmişti, ya da daha iyi bir ortak (uşak) bulmuştu şeytan.

Bunları, Arapların dertlerini sizinle paylaşmak için yazmıyorum.

Bu, tüm İslam Aleminin ortak derdi.

Biz de aynı şekilde birbirimize düşmanlık edip kin ve nefret duyuyoruz.

Neymiş efendim, bunlar namazı böyle kılıyor, bunlar sarığı şöyle takıyor, diğerleri zekâtı nasıl veriyor…

Bulmuşum namaz kılanı, sarık takanı, zekât vereni, öpüp başıma koyayım demek yerine, kusur buluyorum!

Önce kardeşim diyecek, Allah’ın emrettiği gibi iyi niyetle yaklaşacak ve konuşacaksın. Konuşup tartışmak ve tasavvur etmek, ibadetten 1000 kat daha efdaldır.

Konuşacaksınız ki o aranızda ki Sünni duvarlar, gül bahçesine dönsün.

 

Dönmezse, siz değil Kudüs’e gitmeyi, önünüzde ki ilk kavşağı bile dönemezsiniz!

Birbirini sevmeyen Müslüman, kâfirden nefret edemez!

“Ediyorum” diyen yalan diyordur!

Çünkü kardeşlerinizin nefreti, kalbinizde kâfirin nefretine yer bırakmıyor!

Zulme karşı geleceksek, bir olacağız.

Ezilmemek, ezdirmemek için bir olacağız.

Bir bir devrilmemek için bir olacağız.

Bir olursak, araya kaynayan çürük elmaları da ayrıştıracağız.

Ferdi olarak birine çürük derseniz, o da size çürük der, kavga eder ve ikiniz de çürürsünüz.

Ama bir olduğunuzda, çürük olmayana çürük deme şansınızda biter, çürüğün size karşılık verme şansı da.

Zulme karşı duracaksak, bütün cemaat, cemiyet, tarikat ve parti gibi kimliklerimizi ikinci plana atıp kardeş olacağız.

Peygamberimiz (sav)’in sahabelerine öğrettiği kardeşlik.

Menfaat olmayan, beklenti olmayan, ama olmayan…

İşte o zaman Kudüs özgür olur, zülüm biter, herkes barış içerisinde yaşar gider…

Müslümanların kardeşliğin gereğini yaptığı yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?