BİREYSEL SİLAHLANMA BÜYÜK BİR RİSKTİR

08-01-2017

Askerlik vazifesi dışında ömrümde hiçbir silaha elimi bile sürmedim.

Hiçbir zaman en basit ateşleyici bir silahım olmadı çok şükür.

Her silah bana ölümü çağrıştırıyor çünkü.

Çünkü silahlar her türlü canlının öldürülmesinde kullanılıyor.

Bu yüzden toplumda bireysel olarak silahlananları hep yadırgayıp garipsedim.

Geçenlerde çok samimi bir arkadaşımın, bir arama noktasında ruhsatsız silahının güvenlik görevlilerince ele geçirildiğini ve bu yüzden karakolluk olduğunu duyunca kendisini aradım.

Böylesi durumlarda insanlar “geçmiş olsun” dileklerini iletirler.

Ben ise aksine arkadaşımın silahının yakalandığını sevindiğimi belirtip “ bir daha silah aldığını duyarsam seni ben şikâyet edeceğim” diyerek takıldım.

Gerçekten bireylerin ruhsatlı veya ruhsatsız (hiç fark etmez) silahlanmasını doğru bulmuyorum.

İnsanlar silaha ihtiyaç duyarken şu mazeretleri öne sürüyorlar;

Sokaklar serserilerle dolmuş ne olur ne olmaz,

Düşmanlarım var,

Can güvenliğim yok,

Malımı, namusumu korumak için,

Caydırıcı olması için,

Havam daha çok olsun,

Yeri geldiğinde devletimi, milletimi koruyayım diye…

Evet, bu gibi daha birçok gerekçelerle insanlar ha bre bireysel olarak silahlanıyor.

Hain darbe girişiminden sonra ruhsatlı silah almanın önünde birçok engel kaldırılmış oldu.

Darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Şeref Malkoç’un, halkın ruhsatlı silah almasının önündeki engellerin kaldırılması önerisinde bulunmasının etkisi ile mi yoksa bu konuda İçişleri Bakanlığının bir talimatı mı oldu bilemiyorum ancak daha önce silah ruhsatı almakta güçlük çekenler şimdi daha kolay alabiliyorlar.

Vatandaşların ruhsatlı veya ruhsatlı silahlanmaları, sanki güvenlik zafiyeti varmış gibi bir algıya da neden oluyor.

Oysa devletin birinci derecede görevi, vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamaktır.

Can ve mal güvenliğini silahla korumak, kişilerin yetki alanında olamaz, olmamalıdır.

Böylesi bir durum, devletin güvenlik güçlerinin yetki alanına müdahaledir ve onları itibarsızlaştırmaktır.

Ruhsatlı veya ruhsatsız bir şekilde bireysel silahlanmanın önünü açmak, bunu teşvik etmek toplumsal barışı da tehlikeye düşürebilir.

Sadece geçen hafta içerisinde şehrimizde yaşanan iki basit mesele, silahlı yaralamalarla sonuçlandı.

Allah muhafaza o yaşanan olaylarda ölümler de olabilirdi.

Yine düğünlerde hala yaygın bir şekilde silah kullanma alışkanlığı devam ediyor.

Bireysel silahlanmanın, ölümle sonuçlanan intiharlardaki rolü de çok büyüktür.

Zaten gerilimli, sinirli bir toplumuz… En basiti trafikte yol verme meselesinde kendisine korna çalan arabaya sinirlenen bir şoför, diğer şoföre anında silah çekebiliyor.

Bunalım esnasında bir kişi karısını, çocukları ve kendisini vurabiliyor.

Farklı takım taraftarları, karşı karşıya geldiklerinde silaha davranabiliyor.

Yani en basit tartışma ve gerilimde taraflar, silahlarına dayanabiliyor.

Ve çoğu kez yaşanan silahlı kavgalarda ölen ve yaralananlar oluyor.

Şehrimizde silahlı kavga veya intiharlar sonucunda ölümler yaşanabiliyor.

Silah edinme hevesi ve kültürü aslında yüz yıllardır yaşadığımız coğrafyada süregelen bir alışkanlıktır.

Bu kötü alışkanlık bana göre en önemli toplumsal meselelerden biridir.

Bu amaca hizmet eden bir sürü yanlış uygulama var.

Örneğin silah ve her türlü gereçleri, leblebi satılır gibi çarşı pazarda üstelik ruhsatlı olarak açılan işyerlerinde satılıyor.

Silah deyince tabi sadece tabanca ile ağır makineli silah olarak düşünmemek lazım.

Av tüfeği olarak bilinen uzun namlulu silahlar da büyük tehlike arz ediyor.

Bu silahlar sadece avcılıkta değil her türlü iş ve işlem için de kullanılıyor.

Ruhsatlı veya ruhsatsız fark etmez, toplumun silahlanması son derece risklidir.

Bir şekilde silahlanmanın önüne geçilmesi gerekir.

Çünkü silah her ne kadar en ciddi koruma aracı olarak görülüyorsa da bireyler için sonu hep felaket olmaktadır.

En ufak bir gerilimde, silahların konuştuğu vakada, silahla vuran da vurulan da kaybediyor.

O yüzden silahsızlanmak, her zaman toplumun hayrınadır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?