BOŞUNA KEYİFLENMEYİN KÜRTLER ÇATIŞMAYACAK!

10-06-2015

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki doğru dürüst bir seçimi demokratik bir yarış içerisinde yapmayı dahi başaramıyoruz.

Diyarbakır’da, İdil’ de ve Bingöl’de olduğu gibi birkaç oy uğruna insanlar, bombalarla ve ağır silahlarla öldürüldü.

Muhtemelen seçimlerde yaşanan gerenliklerden kaynaklı dün Diyarbakır’da çok üzücü olaylar yaşandı.

Bir günde 4 kişi silahlı saldırganlar tarafından öldürüldü.

Bu, sanki 90’lı yıllarda yaşananların bir provasıydı.

90’lı yıllarda kardeşi kardeşe vurdurma oyununa gelenler demek ki daha akıllanmamış.

Önce PKK ve Hizbullah’ı çatıştırdılar ve sonra Hizbullah içerisinde ilim-menzil çatışması yaratıldı ve sonuçta binin üzerinde insan faili meçhul cinayet altında öldürüldü, binlerce kişi de bu suçlardan cezaevine atıldı, geride acılı aileler, yetim çocuklar kaldı.

Bu çatışmaların bütün tarafları da sonuçta kaybedenler oldu.

Hiç kimse bu çatışmalardan galip ya da kazançlı çıkmadı.

Bölge illerinde her gün kardeş kanı dökülürken birileri, bu yaşananlar karşısında keyiften dört köşe oluyordu.

Bırakın Kürtler birbirini yesin diyordu

 Şimdi yine böyle bir senaryo sanki devreye koyulmaya çalışılıyor.

Kürtleri bir birine kırdırtama, öldürtme gibi bir plan devreye konulmak isteniyor.

Allaha şükür 90’lı yıllardaki gibi ne bir güvenlik anlayışı var, ne de Kürtlerin iç savaş gibi bir niyeti var.

Derin güçler boşuna keyiflenmesin Kürtler birbiriyle 90’lı yıllarda olduğu gibi çatışmayacak.

Diyarbakır’da yaşananlardan sonra Hem HDP hem de Hüda-Par cephesinde olayları kınayan açıklamaların yapılması ve halkın sükûnete davet edilmesi olumlu gelişmedir.

Ancak bu açıklamalar ve barışçıl söylemler ne yazık ki zamanında verilmedi.

Verilmiş olsaydı belki ölümler yaşanmazdı.

Seçim mitinginde daha çok savaş edası ile mesaj verenler oldu.  

Bütün partiler seçimlerde birbirleriyle ilişkilenmelerine rağmen HDP ve Hüda-Par seçim süresince bir araya gelmedi, barış mesajları vermedi.

Ve sonuçta seçim süresince didişmeler, kavgalar, çatışmalar yaşandı.

Böylesi bir ortamda karanlık güçler boş durur mu hiç!

Durmazlar tabi ki çünkü onlar kandan besleniyorlar.

Her şeye rağmen şu iyi bilsin ki; kimin çatışmayı başlattığına ve kimlerin karşılık verdiğine bakılmaksızın, yaşanacak bir çatışmadan başta devletin ve halkın güvenliğini sağlamakla sorumlu güvenlik güçleri, sonra da bütün taraflar yaşanacaklardan mesul ve sorumludurlar.

Ve her şeyden önce Devlet nasıl kamu görevlileri ile binalarını korumayı biliyorsa vatandaşın can ve malını korumakla da mesuldür.

Diyarbakır’da HDP mitinginde patlayan bombaların nasıl miting alanına konulduğu aydınlatılmazken, 4 kişinin güpegündüz öldürülmesinde emniyetin büyük zaafı görünüyor.

Emniyetin zaafının da ne anlama geldiğini geçmişte yaşananlardan çok iyi biliyoruz.

Bütün bunlar bir yana şiddet kimden gelirse gelsin, yaşam hakkına ve toplumsal barışa dönük bu saldırılar toplum tarafından kesinlikle hoş karşılanmamaktadır ve kimseye prim kazandırmamaktadır.

IŞİD ten daha cani ve barbar bir örgüt herhalde yoktur.

Bu örgütün yaptıkları, amacının ve niyetinin önüne geçtiği gibi dünyada ve toplumda da lanetleniyor.

Şu iyi bilinsin ki şiddete başvuranlar toplum tarafından tepki alacaktır.

Her kesim sağduyulu davranmalı iç barışa daha güçlü bir şekilde sahip çıkmalıdır.

Kürtler üzerinde oynanmak isteyen oyunu bozmak için tüm duyarlı yurttaş ve sivil toplum örgütlerinin sorumlu davranmaları gerekir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?