BOYACI MEHEME İLE VİRÜS MUHABBETİ

25-03-2020

 “Evde Kal Batman” kampanyasından sonra yazılarımın daha çok okunacağını hesaba katmıştım, meğerse yanılmışım.
Ya “evde kal “uyarısını kimse dikkate almıyor ya da evde kalanlar zamanının bir kısmını okumakla geçirmiyor.
Yani zaman evde geçiyorsa da bizim yazıların internette tıklama sayısında ciddi bir artış yok.
Korona virüsü kapma riskine aldırış etmeyen ve köşe yazılarıma çileli yaşamı ile konu olan Boyacı Meheme gibi çok kişi de var.
Boyacı Meheme ile ilgili bu köşedeki son yazımda hatırlarsanız cezaevine girdiğini yazmıştım
Sağlık sebeplerinden dolayı Meheme kısa sürede salıverildi.
Özgürlüğüne kavuştu yani.
1 aylık cezaevi anılarını anlata anlata bitiremiyor.
Batman M tipi, ardından Diyarbakır yarı açık cezaevinde geçirdiği günlerde, cezaevlerindeki doluluk oranından kaynaklı yatacak yer olmadığından ötürü yerde yatmak zorunda kaldığından ve koğuşların ne kadar soğuk olduğundan söz ediyor en çok.
Yani anlata anlata bitiremiyor, 1 aylık cezaevi anılarını.
Okuma yazması olsa belki de yaşadıklarını kitaplaştırırdı.
Ayakkabı boyarken bir yandan da etrafındakilerle muhabbet ediyor sürekli.
Diyarbakır Caddesinde boyacı tezgâhını bıraktığı noktaya yakın mesafede bir bank var.
Bu bankta sürekli onun gibi sokak esnaflığı yapanlar oturuyor.
Çekirdek, simit, su satan çocuklar, çöpleri karıştırıp rızkını buradan çıkaran kağıt toplayıcıları ile sürekli sohbet halinde rastlıyorum onu.
Ben de bir yazı emekçisi olarak oturdum yakınındaki yorgun banka ve kendisi ile koyu bir sohbete daldık.
Yaşamı tiye almada daldan dala atladık.
En çok da o konuştu.
Konuşmasının arasında her zamanki gibi ikide bir de “min te dit, pir keyfamin hat (seni gördüm çok sevindim)” diye tekrarladı.
Boydan katran karası gibi siyaha bürünen elleri her zamanki gibi titriyordu.
Korona virüsü ile ilgili ne düşündüğünü sordum ona.
“Boş’e (boştur) “diyerek korona virüsünü hiç önemsemediğini anlatmaya çalıştı.
Ona, virüse karşı dikkatli olmaya hatta bir süre için ayakkabı boyacılığını yapmamasını söyledim.
“Eze boyağe nekim eze çi buğum (ben boya yapmasam ne yiyeceğim” diyerek geçimini sadece boyacılıktan sağladığını anlatmaya çalıştı.
Aslında boyacı Meheme’nin durumda binlerce kişi var şu anda şehrimizde, bu riskli süreçte sağlıksız işlerde çalışan.
Sokaktaki tüm seyyar satıcılar, boyacılar, kâğıt toplayıcıları da her gün rızıkları için sokağa çıkmak zorundalar.
Bu kişilere ne kadar da sokağa çıkmayın denilse bunlar yine de çıkacaklar.
Burada yapılması gereken, sokağa çıkarak rızıklarını elde edenlerin bu süreçte ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yardımda bulunmaktır.
Yoksa onun durumundakilere ne kadar sokağa çıkmayın deseniz de onlar kendi bildiğini okur.
Ama yardım yapılırsa ve “sokağa çıkıp seyyar satıcılık ve boyacılık yapanın yardımı kesilecek” derseniz o zaman ne o işi yaparlar ne de sokağa çıkarlar.
Anlayacağınız birileri mecburiyetten sağlıksız koşullarda rızkının peşine düşmektedir.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?