BU BİR RÜYADIR DESİN BİRİ…

02-08-2015

Son yaşananlar rüyamı, kâbus mu ne?

Kan, gözyaşı ve yıkmalar-yakmalar.

Bu gerçek değil inşallah, uykudayız herhalde.

Umarım uykudayız ve bu birkaç gündür yaşananlar da bir rüyadır.

Çünkü biz geçmişte bu kâbusların alayını görmüş ve hiçbir faydasını görmemiştik.

Yeni yeni yaralar sarılmaya başlanmışken ve Türkiyeli halklar olarak kardeşlik bağlarımızı tekrardan güçlendirmeye başlamışken silaha yeniden sarılmak kâbus dolu günlere geri dönmektir.

Yaşanan acılara yenilerini katmanın, ölümlerin, tutuklamaların, siyasi partileri kapatmaların, yasakların çözüm olamadığını yıllarca gördük ve bedelini çok ağır ödedik.

Ama buna rağmen son günlerde yine silahlara sarıldı herkes.

Güya kapalı olan yanı başımızdaki hava alanından ardı ardına savaş uçakları kalkıyor.

Ağır silahlı özel hareketçiler kent içerisinde devriye geziyor.

Dağlar bombalanıyor, dumanlar yükseliyor.

Kamu ve sivillere ait araçlar yakılıyor.

Yapacak başka bir iş bulamadığı için güvenlik görevlisi olan yoksul Anadolu’nun çocukları kaçırılıyor, öldürülüyor.

Geçmişte bunların hepsi denendi ve bundan kazançlı çıkan olmadı, bu yanlış yol ve yöntemlerin bir daha denememesi gerekiyor.

Denenmemeli” diyorum ama yine de son günlerde gittikçe artan ölüm ve yakıp yıkma haberleri geliyor ardı ardına.

Olsa olsa herhalde bu bir rüya ve kötü bir kâbustur.

Geçmişte yaşadıklarımızın acısı dinmemişken, yaralar tam olarak sarılmamışken yeni bir maceraya asla ve asla adım atılmamalıdır.

Bu yüzden de biri bizi uyandırsın ve “son dönemde yaşananlar kötü bir rüyadır” desin.

Gördüklerimiz rüya değilse hepimizi geçmişte yaşadıklarımızdan da daha beter ve çok karanlık günler bekliyor.

Siz bakmayın siyasilerin “çözüm süreci devam ediyor ve sonuna kadar devam edecek” dediklerine.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “son terörist kalıncaya kadar operasyonlarımız devam edecek” demesine bakın.

Biz bu sözleri geçmişte çatışmaların en yoğun olduğu dönemlerde şiddeti şiddetle bastırmaya çalışan paşalardan, eski Başbakanlardan Tansu Çiller’den, Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’den çok duymuştuk.

Bu söz ve söylemler, tehlikeli savaşın dozunu arttıracak bir sözdür.

Şiddetle, ölümlerle bir yere varılmayacağını geçmişte yaşadık ve gördük.

Öncelikle bundan her kesimin büyük dersler çıkarması gerekir.

Geçmişte denenen yanlış politikalara tekrar başvurulması telafisi olmayan sonuçlar doğuracaktır.

Bu kaygı Türk-Kürt bütün sağduyulu insanların kaygısıdır.

Ellerin yeniden tetikten çekilmesini isteyenlerin öneri ve talepleri göz ardı edilmemelidir.

Örneğin hafta sonu İstanbul’da toplanan akil insanlardan bir heyetin yaptığı çağrı ve uyarılar son derece yerindedir.

Akil insanlar adına sonuç bildirgesini okuyan Şafak Gazetesi Yazarı Ali Bayramoğlu’nun, çözüm sürecinde ölümcül bir kopuş yaşandığına dair tespiti yerindeydi.

Son yaşanan olaylarla silah ve şiddet perdesinin yeniden açıldığı ve savaşın kapıya dayandığına dikkat çekilerek  “Bizler vicdani ve demokratik sorumluluk içinde şu çağrıyı yapıyoruz. Derhal silahlar susmalı ve mutlak çatışmasızlık haline dönülmelidir

Bu çağrıyı yapanlar, silahsız çözüm için mücadele eden ve MHP hariç tüm kesimlerin kabul ettiği bir heyetin üyeleridir.

Umarız toplumun bütün bireyleri ve taraflar daha fazla kan dökülmeden bu önemli ve hayati çağrının gereğini yaparlar.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?