Cami görevlilerinin para işleri ile çok haşır neşir olmasından hoşnut olmadığımı defalarca belirttim.
Özellikle her Cuma Namazında imamların, hutbelerinin başında ve sonunda cemaatten çeşitli ihtiyaçlar için yardım dilemelerinin doğru olmadığını defalarca yazdım.
Din adamlarının, caminin temel ihtiyaçları için bile olsa cemaatle aralarında para muhabbeti kurmalarının doğru olmadığına inanıyorum.
Bu benim camilere, vakıflara ve sivil toplum örgütlerine bağış ve her türlü yardımın yapılmasına karşı olduğum anlamına gelmez.
Elbette dileyen herkesin, dilediği yere, hele hele ibadethane, yetimhane ve gerçek manada kamusal çıkarları koruyan kurumlara bağış ve yardımlar yapması çok hayırlıdır.
Ancak bunun yolu ve yöntemi asla dilenciler gibi yere bez serip para dilenmek olmamalıdır.
Para kasaları, kumbaralar, banka hesapları kullanılarak, alan el ve veren elin birbirini görmeyeceği şekilde yapılması daha isabetli olur.
Gel gelelim asıl değinmek istediğim camilerdeki elektrik ve su kullanımına;
Şahit olduğum kadarı ile hem elektrik hem de su kullanımında ciddi manada bir israf söz konusu.
Gerçi elektrik paralı hale gelince artık pek israf edilmiyor.
Çünkü Müftülük her caminin aydınlatmada kullanılan enerji giderini karşılıyor, diğer tüketimi cami imamı ve cemaat karşıladığı için israftan kaçınılıyor.
Yöntem doğru mu, değil mi, buna karar verecek ben değilim ama nihayetinde elektrik dağıtım ve tahsilât işi özelleştiği için kim ve nerede kullanırsa kullansın elektrik faturalandırılıp tahsilâtı yapılıyor.
Ancak hala camilerde belediyeye ait su, ücretsiz olarak veriliyor.
Suyun ücretsiz verilmesinden dolayı da ticarileşen cami tuvaletleri bile suyu ücretsiz kullanıyor.
Camilerde su ücretsiz olduğu için aşırı israf ediliyor.
Eminim ki camilerde su paralı olsaydı tıpkı elektrik tüketiminde olduğu gibi hem cemaat hem de cami görevlileri her ay yüzlerce ton suyun kullanımına seyirci kalmazdı.
Su parası ceplerine dokunmadığı için aşırı derecede bir israf söz konusu.
Bence camilerde kullanılan elektrikten para alınması ne kadar caiz ise, kullanılan su parasının alınması da o kadar caizdir.
Kaldı ki belediyeler zaten sudan zarar ediyor ve şehre verdikleri suyun yarısına yakını kayıp ve kaçak durumuna düşüyor.
Kayıp kaçağın bir bölümü de camilerde kullanılan sudan ibarettir.
Dolayısı ile devlet, elektrik işletmeciliğini özel sektöre devir edip kâra geçtiyse, Belediyeler de kayıp ve kaçak suyu kayıt altına alma ve zarardan kurtulmak için suyu özelleştirebilir.
Ve tıpkı elektrikte olduğu gibi su nerede kullanıyorsa kullanılsın ve parasını kim ödüyorsa ödesin, faturalandırılması gerekir.
Ha bu düşünceme karşı çıkacak biri varsa şayet, bence o zaman elektriğin de parasız olmasına karşı çıkılması gerekir.
