CAMİLERİN ETRAFINDAKİ DUVARLAR...

28-08-2017

İbadethaneler, toplumumuzun en çok önem verdiği ve uğradığı kamusal alanlardır.

Toplumumuzun kutsal mekân olarak gördüğü bu alanlara büyük paralar harcanarak senede birkaç tane yeni cami inşa ediliyor şehrimizde.

Gayet modern bir şekilde inşa edilen camilerin en önemli gider kalemlerinden biri de etrafını çevreleyen duvarı oluyor.

Maşallah her cami etrafında sanırsın bir hapishane davarını andıran bir güvenlik tedbiri söz konusudur.

İki-üç metre yüksekliğindeki duvarların üzerine birde dikenli tel de ilave ediliyor.

Bütün bu önlemlerin alınmasının sebebi, dışarıdan gelebilecek her türlü olumsuzluk ve zararı önlemektir.

Peki, Allah’ın evi olarak da toplumumuzca kabul edilen bu kutsal mekânları kimden ve neyden koruyoruz?

Bizim dışımızdan bilmediğimiz kişiler mi gelip bu camilere zarar veriyor acaba?

Tabi ki hayır...

Ne yazık ki ibadethaneleri kendimize karşı koruyoruz ve ne acıdır ki hapishane duvarlarından farkı olmayan bu tedbirlere rağmen hala camilere zaman zaman zarar veriliyor ve eşyaları çalınıyor.

Bu olumsuzluklara karşı tedbir olarak habire kapılar güçlendiriliyor, duvarlar yükseltiliyor.

Tabi hiçbir önlem, çözüm olmuyor.

Camiye zarar vermek isteyen veya eşyalarını çalmaya niyetlenenler, bir şekilde kafasına koyduğunu gerçekleştiriyor.

Cami etrafındaki duvarlarına neden taktığıma gelince;

Geçenlerde benim gibi gönüllü olduğuna inandığım Türkiye Gençlik Konseyi Başkanı

Veysi Mercimekçi ile sohbetimizde bu konuyu etraflıca konuştuk.

Sayın Mercimekçi bu meseleyi kendine dert edinmiş ve konuyu bir proje haline getirerek ilgili makamlara çözüm önerileri ile birlikte sunmuş.

Camilerin şeffaflaşması, etrafındaki çirkin görüntünün ortadan kaldırılması ve bahçelerin yeşillendirilip bir dinlenme, huzur bulma mekânına dönüşmesi işine yetkililer de sıcak bakıyormuş.

Arzulanan, olması gerekende da budur zaten.

Toplumun tümünün kutsal saydığı bir mekânı koruma ile ilgili bir sorun ve sıkıntı varsa bu mesele duvarlar örmekle çözülmez.

Neden çözülemeyeceğini merak edenlere, Batman Sonsöz Gazetesinin www.batmansonsoz.net sayfasından, kendi köşemde 28 Temmuz 2017 tarihinde kaleme aldığım “Bırako’nun Paltosundan İmamlar ne istedi” başlıklı yazımı okumalarını tavsiye ederim.

O yazımda da geçtiği gibi Brako, paltosu çalındığında kendince nedeni şöyle özetlemişti.

“Şayet bu şehrin camilerinde vaaz veren imamlardan biri, bir gün ey cemaat Bırako’nun paltosunu çalmayın, dinimize göre her türlü hırsızlık haramdır, yoksulun yetimin malı çalınmaz, demiş olsaydı belki bu gün benim paltom çalınmayacaktı” 

Bırako’nun 50 yıl önceki meselesi ne yazık ki günümüze kadar süregelmiş.

Geçmişte Bırako’nun paltosunu çalan zihniyet, bu gün ise camilere zarar veriyor, değerli eşyalarını çalıyor.

Anlayacağınız; duvar örmekle camileri korunamaz.

Cami ile toplum arasında duvar örmek yerine toplumsal bilinç ve toplumu daha çok camilere gerçek manadaki İslam’a yakınlaştırmak için çaba sarf etmek gerekir.

Bu amaçla Türkiye gençlik Konseyi Başkanı Veysi Mercimekçi’nin projesini, çabasını önemsiyor ve biran önce şehrimizde bu projenin hayata geçirilip camilerimizin hapishane duvarlarını andıran barikatlardan kurtulmasını diliyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?