ÇÖZÜM, CESUR YÜREKLERLE MÜMKÜNDÜR

08-02-2016

Seçimlerden önce “çözüm sürecini dondurucuya koyduk” diyen Cumhurbaşkanı ve Hükümet, Kürt sorunun çözümü için iki koldan yeni arayış içerisindedir.

Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Başbakan Davutoğlu, bu aşamadan sonra HDP ve PKK’nin çözüm konusunda muhatap alınmayacaklarını söyledi.

Bu açıklamalardan sonra Ekim aylarında Cumhurbaşkanı ve Başbakan, bölgede farklı aktörlerle Kürt sorunun çözümü için görüşmelere başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede kanaat önderi olarak adlandırdıkları cemaat, aşiret liderleri ve zengin işadamlarını Cumhurbaşkanlığı Sarayında ağırladı.

Bunların neredeyse büyük bölümü, bu güne kadar her gelen iktidarla iş ve ilişkileri olan kişilerden oluşuyordu.

Nereden bu kanıya vardığımıza geleceksek, Batman’da halkın genelinin kanaat önderi olarak kabul ettiği Şabe’li Şeyh Süleyman ve Raman Aşireti lideri Süleyman Özdemir’i görüşmeye davet etmemesi bunu teyit ediyor. 

Geçen hafta da Başbakan Davutoğlu, Çankaya’da ticaret ve iş dünyasından AK Parti’ye yakın kişiler -hepsi AK Parti’li olmasa bile çoğunluğu kendi düşüncelerine yakın- sivil toplum örgütleri ile görüştü. 

Ankara’ya gidip hem Cumhurbaşkanı hem Başbakanla görüşen Oda ve STK temsilcileri ile kanaat önderleri denen şahısların ne konuştuklarını, çözüme dair ne tür raporlar sundukları merak konusudur.

Çünkü bu, basın ve medyaya pek yansımadı.

Daha çok işin reklâm ve magazin boyutu basın ve sosyal medyada yayınlandı.

Toplantı öncesi ve sonrası Başbakanla fotoğraf çekmek için kuyruğa girenler fotoğraflarını büyük bir gururla sosyal medya ve yerel gazetede yayınladı.  

Çözüm sürecini hala derin dondurucudan çıkarmayan Hükümet, son yaptığı görüşmelerle Kürt sorunun çözümü için bir yol haritası belirlemeye çalışıyor.

Belli ki Hükümet muhataplık noktasında yeni bir taktik geliştirmek istiyor.

Batman’dan Ankara’ya davet edilen STK ve iş dünyasının temsilcilerine baktığımızda aslında nasıl bir yol izleneceğinin ipuçlarını veriyor.

Gerçi Batman’dan Ankara’ya çağrılanları kimin belirlediği, hangi kriter ve şartların göz önünde bulundurulduğu bilemiyoruz.

Baro ve Mazlum-Der Şube Başkanları hariç neredeyse diğer bütün katılımcılar AK Parti’de aktif siyaset yapan veya gönül bağı olan kişilerden oluşuyor.

Muhtemelen Baro ve Mazlum-Der Başkanlarının bu heyete dahil edilmesi de bir bakıma işe tarafsızlık boyutunu katmak için yapılmıştır.

Batman’da aktif durumda ve çözüme katkı sunabilecek birçok STK’nın toplantıya davet edilmemesi dikkat çekiciydi. 

Ankara’ya çağrılanlardan da anlaşılacağı gibi çözüm süreci derin dondurucudan çıkarılıp, bu iş daha çok AK Parti’ye yakın kişilerle yürütülecek.

Oysa bu sorun yandaş ve dost-ahbap ilişkileri ile çözülecek kadar basit bir mesele değildir.  

Bu işin en esaslı çözümü, bölgedeki bütün siyasi veya tarafsız kesimleri sürece katarak, sorunun muhatapları ile müzakere edilerek ortak mutabakatla mümkündür.

Hükümet bu sorunu şayet kendine yakın ve kendisi gibi düşünen bir çevre ile çözmeyi düşünüyorsa büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaktır.

Hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakanın başvurduğu yeni yol ve yöntemlerle Kürt sorunun çözümü pek mümkün görünmüyor doğrusu.

Nabza göre şeker verecek kişilerle bu sorun çözülemez.

Tarafların yanlışlarını görecek, eleştirecek, öneri sunacak yerine göre de tavır koyacak kişilerle bu sorunu çözmek mümkündür. 

Batman’da da bölgede de bu nitelikte birçok STK ve kanaat önderi var.

Yeter ki niyet gerçekten de sorunu kalıcı bir şekilde çözmek olsun.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?