DAĞLARDA YÜKSELEN SİLAH SESLERİ

19-01-2020

Yılın ilk yağan karı şehirde tutmayınca İlkokul 3.sınıf öğrencisi Hasan Ali, “Kar isterim” diye tutturdu.

Yönümüzü bize en yakın dağ olan şehrin yanı başındaki Raman Dağına verdik.

Onca yolu kat etmeye de değdi.

Raman Dağının zirvesinde 4-5 cm yüksekliği bulan bir kar vardı.

Baba oğul beraber kardan adam yapmayı denedik, başaramadık.

Yaş, güç ve boy farkına aldırış etmeden kartopu oynadık.

Doya doya kar yedik.

Tam o sırada keyfimizi kaçıracak silah sesleri gelmeye başladı.

Hasan Ali bir anda tedirgin oldu.

Ben silah seslerinin sebebini tahmin edebiliyordum.

Ama Hasan Ali bilmiyordu.

Patlayan silahların, kar yağışını fırsat bilen avcılara ait olduğunu söyledim.

Bu kez avcıların kime ve niye ateş ettiklerini sordu.

Hasan Ali’nin kar dolayısı ile yaşadığı sevinci gölgelemek istemedim.

Her ne kadar “sonra anlatırım” dediysem de ...

Merakını bir an önce gidermeye yönelik sorularına karşı cevap vermek zorunda kaldım.

Avcıların o an neden silahlarını ateşlediklerini,  çok derine inmeden anlayabileceği bir dille anlattım.

İkimizin de o an keyfi kaçtı ve şehre dönüş için yola koyulduk.

Her taraftan silah sesleri geliyordu.

Namludan çıkan her mermi bana isabet ediyormuş gibi bir etki bırakıyordu üzerimde.

Nasıl bırakmasın ki?

Soğuktan, açlıktan dolayı perişan vaziyetteki hayvanların bu durumunu fırsat bilenler sırf eğlence, spor, hobi adı altında canlıları avlamayı yani öldürerek teslim almaya çalışıyordu.

Geçmiş çağlarda insanlar besleme ve korunma gibi nedenlerden dolayı hayvanları öldürüyordu.

Yani hayvanlar onlar için bir taraftan yem, diğer taraftan tehdit olduğu için avlanıyordu.

Peki, şimdi…

Şimdi her iki nedenden ötürü değil.

Sadece ve sadece eğlencesine bu işi yapıyorlar.

Kanunlar da buna izin veriyor.

Din alimleri ve diyanet ise  bu vahşete karşı sessiz kalıyor.

Avcılık, günümüzde bir nevi katilliktir.

Zaten doğadaki yabani hayat, yaşanan vahşet yüzünden yok oluyor.

Bir zamanlar Raman Dağlarında yüzlerce canlı bir arada yaşardı.

Dağ keçileri, ceylanlar hatta ayılar bile vardı.

Şimdi geriye birkaç tilki, birkaç keklik kaldı.

Onların da nesli sorumsuz kişiler yüzünden yok oluyor.

Avcılığın günümüzde kesinlikle savunulacak hiçbir yanı yok.

Hele hele üç beş kuruş ruhsat parası için av silahı ruhsatı vermek de doğru değil.

Avcılık ve av bahanesi ile alınan silah ruhsatları iptal edilmelidir.

Ben beklerdim bu soğuk ve zor kış şartlarında beslenme ve barınma sorunu yaşayan hayvanlara yardım için insanlar dağ yollarını tutsun.

Ama ne yazık ki onlar geriye kalan üç beş canlıyı öldürmek için dağların yolunu tutmuşlar.

Yazık, çok yazık.

Her kış aynı manzara.

Avcılığın resmisi, kaçağı, ruhsatlısı, ruhsatsızı olmaz, olmamalıdır.

Avcılık avcılıktır.

Sebepsiz yere hayvanları yaşamından etmektir.

Bunun savunulacak, anlaşılacak hiç bir yanı yoktur.

Kış oldu mu eline silahı alan, zor durumdaki hayvanların peşine düşüyor.

Kamu kurumları yetkililerine,

Din alimlerine,

Sivil toplum örgütü temsilcilerine,

Basın mensuplarına,

Çevrecilere çağrımdır;

Avcılık yapanları durdurmak için harekete geçin.

Onları durdurmazsanız dağlarımızda geriye kalan üç beş canlı da yok olacak.

Bütün avcılara sesleniyorum.;

Ellerinizdeki silahı bırakın.

Parçalayın, tüfek ve çifteleri.

Bir daha elinizi kana bulamak için tetiğe basmayın.

Dilsiz, masum hayvanlara kıymayın.

Bu vahşeti durdurun.

Yeter artık…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?