DAŞ YOK MU DAŞ?

09-06-2014

Ve nihayet yine ben…

Efendim malumunuz Batmanın sorunları bitmek bilmiyor.

Toplumun sorunlarına duyarlılığıyla tanıdığınız (biraz şımartayım kendimi izninizle) bendeniz yazarınız da bu sorunları ele almadan ve çözüm üretmeden duramıyorum haliyle.

Bildiğiniz üzere Batmanın temizlik problemini bir önceki yazımda ele almış, dâhiyane önerilerimi de sıralayıvermiştim hakeza. (önerilerimin ciddiye alınmasını merakla bekliyor, yetkililere son çağrımı siz okurların huzurunda vermek istiyorum)

Malumunuz mevsimlerin de kafası karıştı.

Yaz, gelip gelmemekte kararsız kaldı derken çocuklar bir 3 aylık tatilin daha kapısını araladı.

Tatil kültürünün henüz oturmadığı Batmanda deniz, sahil ve kumsallar sadece hayallerinde kalıyor çocukların.

Bu yaz da denizi düşleyen çocuklar, Batman barajında kulaç atmakla yetinecek duruma bakılırsa.

İşte tam da bu yüzden Batmana deniz ve sahiller yapılsın diye ütopik mucizeler bekliyorum pek kıymetli yetkililerden. Sıcak bir kumsal, ılık esen bir rüzgâr ve masmavi sular… Koskoca bir eğitim-öğretim döneminin yorgunluğunu, suya balıklama atlayarak atmaya çalışan çocuklar…

Şaka şaka, ne zaman gördünüz aklı mantığı aşan beklentiler içerisine girdiğimi?

Lakin pek bir merak içerisindeyim, 3 aylık tatil sürecinde çocuklar nasıl zaman geçirecek diye düşünen de çıkmadı mı yahu (Sırrı Süreyya’nın deyimiyle daş yok mu daş diyesim geldi vallaha)

Ve gelelim o can alıcı soruya.

Niye yok?

Ne mi niye yok?

Efendim daha önce SODES projeleri kapsamında Batmanda çeşitli alanlarda kurslar açılıyor, çocuklar deniz hayallerinin gölgesinde de olsa bu kurslar sayesinde gayet mütevazı bir 3 ay geçiriyordu.

İşte tam da bundan bahsediyorum. Neden şimdi yok?

Yani yetkili mi yok, sorumluluk alan mı yok, bütçe mi yok, ne yok?

Uyuşturucu bağımlılığının kucağına attığımız çocukların sayısı yetmedi mi?

Ya da az mı geldi trafiğin ortasında cam silerken gördüğümüz çocuklar?

Peki ya dilenenler?

Kapkaççılığa ve yankesiciliğe soyunanlar ve daha diğerleri?

Sessiz çığlık atanlardan bahsetmiyorum bile.

Şimdi varın siz deyin, o daş kimin kafasına düşmeli?

Valilik, Belediye ve yahut da çocukları avm avm gezdiren sayın Emniyet yetkilileri iş bu kadarla bitti mi?

Yahu kısa metrajlı fil mi çekiyorsunuz? Çocuklar için yapabilecekleriniz bu kadar mıydı yani?

Çocukların suça en yakın oldukları tatil dönemlerinde  “çocuklar bu yazı nasıl geçirecek” diye düşünen çıkmadı mı Allah aşkına?

Yüklü paralar gerektiren devasa projelerden bahsetmiyorum.

Gayet alçak gönüllü müzik kurslarından, folklor eğitimlerinden, dil kurslarından ya da el becerilerini geliştirebilecekleri irili ufaklı kursları kastediyorum efendim. Yani gözümüz yok öyle şatafatlı kulüplerde ya da akademilerde (aman aman ne haddimize)

Sanırım biraz da (?) alıştık çocukları harcamaya.

Kafamızı dağıtacak tatil planları yaparken kendimiz için, o süre içinde çocuklarımız hangi tuzaklarla karşılaşıyor, hangi tehlikelerle burun buruna geliyor fark edemiyoruz bile.

3 maymunu oynamak işimize geliyor belki de.

Bu konuda Valilik de, Belediye de, Emniyet de, Milli Eğitim de, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü de bu duyarsızlık pastasından aynı payı alıyor nezdimizde. Ve şu anda aklıma gelmeyen kamu kurum ve kuruluşlar da bu duyarsızlığın birer halkası.

Sormak istiyorum kendilerine?

Yaz kursları, spor kursları, dans etkinlikleri, bilgisayar ya da dil eğitim kursları, yaz aylarında öğrenciler için ciddi bir uğraştı. Sizi bu proje ve çalışmalardan alı koyan ne oldu?

Takdir edersiniz ki, kurslara kaydolan ve 3 aylık tatilini bu kurslarda eğitim görerek geçiren çocuklar, ellerinde baskül ya da simit tepsileriyle çalışmaya zorlanmıyor, kötü alışkanlıklar ya da yanlış arkadaşlıklar edinme riskinden uzaklaşıyor, yankesicilik ve hırsızlık gibi suçlara bulaşma tehlikesiyle de karşı karşıya gelmiyor (du)

İşte bu yüzden belediye, Valilik, ya da diğer kurumlar, bilhassa kentin varoş semtlerinde yaşayan ailelere ve çocuklarına ulaşmalı, 3 ay boyunca bu çocukları kontrol altına alacak proje ve çalışmalar yürütmeli ve kentin en büyük sorunlarından biri olan “çalışan çocuklar” sorununu bir nevi de olsa çözüme kavuşturmalı (ydı)

Denizyıldızının öyküsünü bilir misiniz?

Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder ve

-  “Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsun ?” diye sorar.

Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi “Yaşamaları İçin” yanıtını verince, adama şaşkınlıkla:

“İyi ama burada binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkân Yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki ?” der.

Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi,

- “Bak Onun İçin Çok Şey Değişti,” karşılığını verir.

Sanırım bu hikâye anlatmak istediklerimi fazlasıyla anlatmaya yetmiştir. Demem o ki, o daş, hepimizin kafasına düştü efendim, sonumuz hayrola…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?