DENİZİ YOK BATMAN’IN AMA...

21-04-2015

Şöyle masmavi, büyük sahilleri olan, adaları olan bir denizimiz olsaydı ne güzel olurdu.

Olmuş olsaydı, dalgalar kıyı vururken yazı yazıyor olsaydık, belki daha romantik olurdu yazdıklarımız.

Her canımız sıkıldığında deniz kenarına gidip efkâr dağıtırdık.

Belki bu kadar çok gergin, bu kadar çok bunalım takılmazdık.

Her şeyden önce bu kadar toz da olmazdı.

En ufak fırtınada çöp yağışı yaşanmazdı belki de.

Ama denizimiz olmadığı için tozumuz da çok.

Efkârımız, iklim, iklim sıcak ve soğuğumuzda çok.

Doğrusunu söylerseniz bu sebeple Batmanlılar olarak çok şanslı sayılmayız.

Bizde şans olmasa da seviyoruz kentimizi.

Ne de olsa bu topraklar insanlık ailesi açısından önemli topraklardır.

Medeniyetin başkentidir.

Sadece biz değil, Batman’ı gören herkes, sonrasında bu kente kendi evi gibi bakıyor.

Bir kere geldi mi ikincisinde kendini yabancısı görmüyor.

Zaten bu kenti, sonradan gelenler kurdu.

60 yıl önce küçücük bir köy iken, şimdi 400 bin nüfuslu bir kent olmasının sebebi de çekiciliğidir.   

Ruhsal bir yakınlığa yol açan gizemli bir tarafı var Batman’ın.

Demek ki denizi olmasa da bu kentte yaşamak için yeteri kadar sebep var.

Batman’a görev amacıyla zoraki gelenler için söylenen bir söz var.

“Gelen de ağlıyor, giden de”

Yani Batman’a ilk kez görev gereği tayini çıkanlar, Batman’ın kötü imajı, coğrafik ve stratejik konumu nedeni ile korka korka mecburiyetten ağlayarak geliyorlar.

Görevleri bitip gitmesi gerektiğinde de dönmemek için bu sefer direniyorlar, mecbur kalınca da bu kez Batman’dan gittikleri için ağlıyorlar.

Gelenin de gidenin de ağladığı bir şehir daha var mıdır acaba?

Yoktur herhalde.

Çünkü bu, Batman’a özgü bir durumdur.

Bütün sorunlara, çarpık kentleşme biçimi, kirli sokakları, yetmezlikler, vurdumduymazlıklara rağmen Batman’a gelen herkes, tutku ve sevgi ile bağlanıyor.

İyi ki sevdirebiliyor Batman kendisini, ya sevdirmeseydi?

Bunca dert ve sorunlar da eklenince, insanlar şehri terk ettiğinde virane bir kente dönerdi.

Batman’ın denizi yok insanda tutkuya yol açan bir cazibesi var.

Bu da bu kentte yaşamak için yetiyor artıyor da.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?