Neredeyse Kimsenin kimseyi benimsemediği, tahammül etmediği bir dünyada yaşıyoruz.
Bu yüzden herkes herkesi değiştirmeye, doğrularını benimsetmeye, dolayısı ile kendine benzetmeye çalışıyor.
Genelde bunu kendisine felsefe edinenler, değiştirmeyi vicdan ve mantık çerçevesinde dayatmıyorlar.
Dayatmayı ya bireysel ya da başka çıkarlar için dayatıyorlar.
Çıkarın ne olduğu ise duruma göre değişiyor tabi.
Çıkarın Ekonomik, siyasi ve şahsi olması dayatanların yöntemini değiştirmiyor.
Baskı, yıldırma, tehdit ve hedef göstermekle insanların iradelerini teslim almaya çalışıyorlar.
Bu yöntemin ne dinimiz İslam’da, ne modern hukukta yeri ve hakkaniyeti yoktur.
Yücelerin en yücesi Allah herkesi aynı düşüncede, ayni renk ve inançta yaratmadığına göre, kimse de bunu insanlara dayatma hakkına sahip değildir.
Dayatma ve baskılar noktasında biz Batman Sonsöz Gazetesi olarak büyük bir mağduriyet yaşıyoruz.
Anlayacağınız biz kimseye yaranamıyoruz bir türlü.
Bunu şu şekilde de yorumlamak mümkün, pek çok sevenimiz yok ne yazık ki!
Aslında bizden rahatsız duyanlar dayatmacı ve baskıcı davranmadıkları sürece biz bu halimizden de memnunuz.
Ayrıca birileri bizi sevsin, benimsesin ve kendine yakın görsün diye de çabalamadık bu güne kadar.
Emin olduğumuz tek şey var; doğruluk ve hakkaniyet çizgisinden hiç sapmadık.
Buna rağmen şu ana kadar yazdıklarımızdan dolayı rahatsızlık duyanlar bizi hiç de hak etmediğimiz şekilde acımasız bir dil ve üslupla eleştirdiler.
Eleştirmekle kalmıyorlar şu’cu, bu’cu diye de jurnalliyorlar bizi.
Ağza alınmayacak hakaret ve yakıştırmalarda bulunanlar da oluyor.
Özelikle bunlara hakkımızı helal etmiyor, kendilerini Allah’a havale ediyoruz.
Gazetemizin fikir işçileri tek tek değerlendirildiğinde, her görüşten, birbirinden farklı ve zıt düşünen ancak birbirlerinin görüş ve düşüncesine son derece saygılı bir ekibiz.
Biz Sonsöz Gazetesi olarak bu yapımızı bir zenginlik olarak görüyor ve bu çeşitliliğimizi daha da güçlendirmeye hedefliyoruz.
Bu çeşitlilik ve zenginliğe rağmen ilkelerimiz gereği Batman Sonsöz Gazetesi yayın hayatına başladığı günden bu yana hiçbir siyasal düşünce, camia ve kurumun tekeline girmedi, girmeyecektir de.
İlk günden bu güne kadar gazetemiz, halkımızın değer yargılarını, barışı, kamusal çıkarları ve halkımızın birlikteliğini savundu ve ne pahasına olursa olsun bu çizgisinden ödün vermeyecektir.
Bu güne kadar hiç kimseyi haksız yere ne hedef aldık, ne de hedef gösterdik.
Genelde yazdıklarımızdan rahatsız olanlar ise ya bizi yanlış anlamış veya da durumdan kendilerine vazife çıkarmışlardır.
Bundan hareketle haksız yere bize hakarete varan dil kullandılar, bununla yetinmeyip bizi, siyasi parti ve camialarla karşı karşıya getirmeye çalıştılar.
Ama biz bu niyeti iyi olmayan kişilerin oyununa gelmeyeceğiz ve bizim üzerimizden bir yerlere yaranmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz.
Elbette eksikliklerimiz, yanlışlarımız ve hatalarımız olabilir.
Her şeyi biz biliriz, son sözü biz söyleriz, her söylediğimiz doğrudur diye bir iddiamız yok.
Biz, aklımızın ve tecrübemizin yettiği kadarıyla vicdanımızın sesine de kulak vererek gazeteciliği en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz.
Bizim polemiklerle, kısır çekişmelerle kaybedecek zamanımız yoktur.
Öncelikle sağımızda ve solumuzda insanlarımızın canını ve malını yakan bir ateş yanıyor ve bu ateşin söndürülmesi için çabalıyoruz.
Hangi siyasi parti, hangi camia bu ateşi söndürmek için bir miskal kadar katkı sunacaksa, başımızın gözümüz üstünde yeri vardır.
Derdimiz sadece ve sadece halkımızın refahı, huzuru ve mutluluğudur, başka bir şey değildir.
Biz sadece ve sadece bunun peşinde koşturuyoruz.
Birileri bundan dolayı rahatsızlık duyuyorsa ve bize saldırıyorsa bunu bir camia ya da bir siyasi parti üzerinden yürütmesin.
Kendilerine tavsiyemiz sorunu genelleştirerek taraftar arayışına çıkmasın, savaşını bireysel olarak bize karşı versin.
